-
Ömrün iklimleri
08.06.2025, 15:39, Mallorca Akdeniz iklimi ve insanı bana iyi geliyor. Güneşin tenimize değil de doğrudan ruhumuza değdiği o kıyı kentlerinde, ortak dilleri olmadan uzun uzun muhabbet eden insanlar var. İkinci defa karşılaştığınızda muhabbete durduğunuz, en kötü uzaktan el salladığınız insanlar… Lezzetli yemekler… Orman yeşilinin aralarına serpiştirilmiş turkuazlar… Hayat, sanki hep bu hâliyle yaşanmalıymış gibi. Bir… Continue reading
-
Woolf’un fenerleri
05.06.2025, 07:27, Mallorca Woolf’un deniz fenerine bakıyorum. Başka denizlerin kıyısındayız şimdi, başka rüzgârlar esiyor yüzümüze, başka dalgalar çarpıyor kıyıya. Ama olsun, fener aynı fener. Bir kez göz göze geldiysen onunla, nerede olursan ol, her fener artık Woolf’undur. Dalgalar da Woolf’un zaten. Fenerler, denizdekilere kara müjdesi taşır. Peki ya karadakilere? Onlara da denizi müjdelerler herhâlde: “Ulaştın… Continue reading
-
Pınar Fidan Komedi Gösterisi
Kadın komedyenlere bayılıyorum. Dün Pınar Fidan’ı izledik. Aralıksız güldüm. Bu alandaki erkek hegemonyasının kırılmaya başlaması da beni çok mutlu ediyor. Ayrıca şimdiye dek izlediklerim arasında en uzunuydu. Tam iki saat sahnede kalarak bizleri güldürdü. Seda Yüz gösterisiyle ilgili yazımda desteğimi hep kadınlardan yana kullanacağımı yazmıştım. Bu prensibime sadık kalıyorum. Aldığım ve okuduğum kitaplar arasında hep… Continue reading
-
Pardon da biz burada senelerdir bekliyoruz, en sona geçer misiniz?
29.05.2025, 07:29, Berlin Okumayla ilişkim zamanla düzelir sanıyordum ama tam tersi oluyor gibi. “Zaman geçtikçe daha yerleşik okurum, daldan dala atlamam,” diyordum, ama kendimi freni boşalmış bir kamyon gibi İstanbul’un yokuşlarından aşağı yuvarlanırken buluyorum. Bir kavram ilgimi çekiyor, araştırmaya başlıyorum; karşıma bir kitap çıkıyor, o kitap başka bir denemeye götürüyor, o deneme daha önce okuduğum… Continue reading
-
Brown hareketi
Fizik dünyasında Brown hareketi diye bir kavram var. Sıvı ya da gaz gibi akışkanlar içindeki küçük parçacıkların gözle görülür şekilde rastgele ve düzensiz hareket etmesini ifade ediyor. İlk kez 1827’de İskoç botanikçi Robert Brown tarafından gözlemlenmiş ve onun adıyla anılmaya başlamış. Sırtını bilime dayayan ve dayamayan tüm disiplinlerin birbirini etkilemesi gibi bu kavramın da sanat… Continue reading
-
Zengin Mutfağı
Şener Şen’i sahnede izlemek onun seksen dört yaşına, benim otuz sekiz yaşıma nasip oldu. Sahneye ilk çıkışı, alkışlarla yıkılan salon, hayatımın her dönemine iz bırakmış bir sanatçıya bu kadar yakın olmak beni çok duygulandırdı. Bir ömrü sadece sanata adamak, böyle yetenekli olmak ve yeteneğinin tüm ülke tarafından fark edilmiş olması, Berlin’de daha oyun başlamadan sadece… Continue reading
-
Kırılan zaman, sızan evren
David Hockney çağdaş sanatın önemli ve yaşayan figürlerinden. Renk kullanımı, Pop Art tarzının ötesine geçip ona derinlik kazandırması, görme biçimleri üzerine kafa yorması sanatının en belirgin özellikleri. Sıradan görünen imgeleri sıra dışı bakış açılarıyla yeniden şekillendiriyor ve böylece bizi gözlemlerimizin ötesine, algılarımızın sınırlarına götürüyor. Sanatçının en meşhur eserlerinden biri olan A Bigger Splash tam da… Continue reading
-
Mutlu Krapp
19.05.2025, 20:12, Berlin Dün, Beckett’in Krapp’ın Son Kaydı isimli oyununu okudum. Altmış dokuz yaşındaki Krapp her yıl ses bantları kaydeder. Artık yaşlanmıştır. Hayatı boyunca hep geleceği kovalamış, ânı ıskalamıştır. Geçmiş kayıtların arasından birini seçer: Otuz dokuz yaşındaki hâline ait bir bant. Otuz dokuzuma az kalmışken bu metne denk gelmem ilginç bir tesadüf oldu. Krapp çok… Continue reading
-
Zihin ve Bilinç – III
Aslında bu işe girişirken felsefenin beni bu kadar dağıtacağını ve zihnimi bu denli meşgul edeceğini tahmin etmemiştim. Niyetim, ilgimi çeken birkaç konuyla ilgili araştırma yaparken edindiğim bilgileri derleyen bir yazı yazmaktı. Ama felsefenin de Borges’in Babil Kitaplığı gibi olduğunu unutmuşum. Bir konuyu tüm yönleriyle, sistematik biçimde öğrenmek, özellikle kendi başınaysan ve yol gösteren bir akıl… Continue reading
-
Çıt çıkmayan boşluklar, gürültülü boşluklar
John Cage’in 4’33” adlı eseri 20. yüzyıl müziğinin en radikal ve tartışmalı yapıtlarından biri. En önemli özelliği, notalardan değil sessizlikten oluşması. Eser adını süresinden alır: Dört dakika otuz üç saniye boyunca piyanist çalacakmış gibi yapar ama hiçbir ses çıkarmaz. Bu noktada kendimize şu soruyu sorabiliriz: Amaç gerçekten sessizlik mi? Çünkü bu sessizliğin yerini dinleyicilerin kıpırdanmaları,… Continue reading