Öyküler
-
Arz ederim
… Bu çirkin karalamanın kaynağı olay Denizli’de yaşanmıştır. Sefil şiirin satır sayısı güzide Denizli ilimizin plaka kodu gibi yirmidir. Henüz çiçeği burnunda, görev aşkıyla yanan, genç bir edebiyat öğretmeniyken Denizli’nin Acıpayam kasabasının Cumhuriyet Lisesi’nde bir öğretim yılı boyunca edebiyat derslerine girdim. Bendeniz 1922 yılında Bursa’da doğmuşum. Benden önce dünyaya gelen iki ağabeyim harp yıllarının yoksulluğundan… Continue reading
-
Ortak nokta
Esirliklerinin on yedinci günü. Rıza’nın sesiyle uyandı. Abdülkadir ve İsmet’in grupları yine tartışmaya tutuşmuş. Abdülkadir’le çetesi neredeyse her gün bir tatsızlık çıkarıyor. Görse yolunu değiştireceği insanlarla günlerdir yüz yüze bakıyor. Bu haklı stresin altında karakterlerin bütün çirkinlikleri ortaya serilmeye başladı. Böyle insanlarla ortak bir noktası olabileceğini düşünmek bile midesini bulandırıyor. Günlerdir yapmaya çalıştıkları bu değil… Continue reading
-
Hesap günü
… “Ve ben gördüm bütün yalanları ve yananları. Küllerini doldurdum ceplerime. Ruhlarını yuttum kaybolmasınlar diye. İçimde zamanın yangını ve isyanı seviştikçe çocuklar doğurdu bana. Ademoğullarından birinin elinden solmuş sıcacık bedenli Havvakızlarından birini gömdüm küllere. Şimdi boşaltıyorum mezarlıkları. Acısız bir doğum. Kendini doğuracak soydaşlarının küllerinden. Sonra içimdeki çocukları üfleyeceğim içine. Yasaklar koymayacağım ona. Terk etmeyeceğim onu.… Continue reading
-
Köftecide
03.11.2024, 06:30, Berlin Köftecinin buğulanmış camlarına rağmen içerinin kalabalığı belli oluyor. Kapıyı açınca yüzüne ter kokusuyla karışık yağ kokusu çarptı. Duvar dibindeki tek boş masaya oturdu. Önündeki kalabalık grubun siparişini alan garson göz teması kurup hafifçe kafasını sallayarak birazdan geleceğinin sinyalini verdi. Kekik ve pul biber kavanozlarının plastik bir bitki taklidi ile dizildiği örtüsüz masada… Continue reading
-
Sürünceme
29.10.2024, 11:13, Berlin Cumartesi akşam gençlik teşkilatına yeni katılan üyelerle sohbetinin ardından eve geldi. Yorgundu. Zehir gibi çocuklar katıldı bu ay. Böyle giderse sırtımız yere gelmez Allah’ın izniyle. Memleket için zor zamanlar. Bunları da aşarız evelallah. Annesinin yanaklarından, babasının elinden öptü. Sofra hazırdı. Annesi karnabaharın altını yakıp havuç salatasını sofraya taşıdı. Tencerenin kapağı kalkınca karnabaharın… Continue reading
-
Duyarsızlaştırma merkezi
22.10.2024, 08:30, Berlin Alarm çalmadan uyandın. Beynin öğrendi. Kasların yataktan çıkmaya direniyor. Alarm imdadına yetişiyor. Telefonuna bakıyorsun. Mesaj yok. Birinci dereceden bir felaket olmamış o gece. Klozete oturuyorsun. Uzak dereceden katliamlara, savaşlara, kardeşini sırtlayıp çıplak ayaklarıyla kilometrelerce taşıyan çocuklara, soykırımlara, kuruyan nehirlere, kanlı vücutlara, evlatlarının cesetlerine bile razı annelere bakıyorsun elindeki camdan. Çişin yukarı akan… Continue reading
-
Fosil
14.09.2024, 06:54, Berlin Olimpos Dağı’nın zirvesinde, bir zamanlar kudret ve ihtişamla dolup taşan büyük tanrılar meclisinde bulutlar Zeus’un davullarıyla titredikçe ölümlülerin üzerine asitten yağmurlar bıraktı. Yer yer kalkan avlu döşemesi dikenli otlar gibi salondakilerin ayağına dolandı. Zeus’un togası bol, buruşuk, yer yer ipliklenmişti. Altın teni parlamadı. Dökülen saçı, sakalı yerleri kapladı. Bir değnek yürümesine yardım… Continue reading
-
İyi uykular
12.09.2024, 06:18, Berlin Işık, ışık nerede? Çok karanlık. Neredeyim ben? Neden bulamıyorum ışık düğmesini? Nefes alamıyorum. Sakin ol! Nerede olacaksın, evindesin. Panjurları yine tamamen kapatmışsın demek. Düğme de şuralarda olmalı. Yok bulamıyorum. Bağırsam duyacak da yok. Aaaaaa! Yardım edin! Sesim de çıkmıyor. Öldüm mü ben? Nerede şu sıçtığımın düğmesi? Rüyadayım belki. Uyan! Uyan! Gerçek değil… Continue reading
-
Açıl susam açıl – II
18.08.2024, 07:49, Berlin …Çıldırmamak elde değil. Çıldırdım belki de. Olmayan kapının ardındaki adamla konuştuğuma göre. Doktoru mu arasam? “Kötü hissedersen ara,” demişti. Kapatmasınlar bir yere? Sittinsene çıkamam bir daha. Dur bir hap vardı, neredeydi o? Öküz gibi uyutur demişti eczacı Ekrem. Ekrem mi? Ekrem’in babası eczacıydı, kendi değil ki. Gazlı bezleri de o getirecek. Öyle… Continue reading
-
Açıl susam açıl – I
17.08.2024, 06:18, Berlin Yine bebek ağlıyor. Bu evde uyunmuyor. Ne zırladın be çocuk! Duvarlar kâğıttan. Odamın karanlığına aydınlık sızıyor. Koridorun ışığı mı açık kaldı? Kalkıp kapatsam mı? Uykum açılacak şimdi. Zaten zor dalıyorum. Gözüme gözüme geliyor. İşemem de lazım. Yerler amma da soğuk. Kapıdan mı sızıyor o ışık? Ne kapısı o? Orada kapı yoktu ki?… Continue reading