Kitaplık

Bu bölümde yer alan yazılar kitap incelemesi değildir. Kitapların bende bıraktığı duygu ve düşüncelerdir.

  • Orlando – Virginia Woolf

    Woolf’un 1928 yılında yayımlanan romanını Seniha Akar çevirisi ile İletişim Yayınları’ndan okudum. Kuşkusuz benim için senenin en etkileyici kitaplarından biriydi. Woolf’un sevgilisi Vita Sackville-West‘ten ilhamla yazdığı bu kitap toplumdaki cinsiyet rollerine dair yazılmış en orijinal eser, en azından benim okuduklarım içinde. Karakterimiz Orlando hayatına İngiliz aristokrasisine mensup bir erkek olarak başlar. 16. yüzyıldan 20. yüzyıla… Continue reading

  • Ficciones – Jorge Luis Borges

    Bir süredir sadece ikinci eli bulunan kitabın yeni basımını görünce, kitaplığımdaki baskının hangi yıldan olduğunu merak ederek elime aldım. Basımı 2014, İletişim Yayınları’ndan, çevirmenler Fatih Özgüven ve Tomris Uyar. Edebiyat üzerine derinlemesine kafa yormayan, düzenli yazmayan biri olmama rağmen, o dönemde bile bambaşka bir şey okuduğumu anlamıştım. Borges’in benzersiz hayal ve anlatım gücü kendini ilk… Continue reading

  • Psychoanalyst Meets Marina Abramović – Jeannette Fischer

    Marina idol kadınlarımdan biri olmasına rağmen hayatını pek de araştırmamıştım. Aşk ilişkilerinden haberdardım ancak ‘çocukluğuna inmemiştim.’ Bu kitap Marina’nın çocukluğunu ve anne babası tarafından maruz bırakıldığı travmaları anlatıp kırılganlıklarını gösterdi bana. Güçlü insanların kırılgan olamayacaklarını düşünüyoruz. Hâlbuki kırılmışlık güçlü yapıyor insanı. Kırıla kırıla acıdan sıyrılmayı öğreniyorsun. Üzüldüm Marina’ya. Ama bunlar yaşanmasaydı da Marina’yı tanıyamazdım gibi… Continue reading

  • Seksek – Julio Cortázar

    Okuduğum en talepkâr kitap olan Seksek, üç aya yayılmış bir sürenin ardından bitti. 750 sayfalık bir kitabı “Bu sayfaları okumasanız da olur, kitap burada bitti aslında,” deyip ayırmak, bir noktadan sonra okura okuduğu bölümleri de dâhil ederek seksek oynatıp okutturmak edebiyatta tam da bayıldığım türden bir başkaldırı. Bu bayılma kitabı hiç de kolay okunabilir yapmıyor… Continue reading

  • Seneler – Annie Ernaux

    Seneler okuduğum en farklı kitaplardan biri. Bu özgünlüğü ona epey başarı da getirdi. Ernaux yazdığı bu türü oto-sosyo-biyografi olarak tanımlıyor. Ernaux’nun yaşamına kapı aralığından bakıyoruz, esas olaylar okuyucuların kabul edildiği salonda yaşanıyor. Buradaki biz anlatının kapı aralığından baktığımızda üçüncü tekile dönmesi anlatıcılarla kafayı bozan bir okur için muazzam bir buluş. Bu kitap bir toplum okuması… Continue reading

  • How to Do Nothing – Jenny Odell

    Böyle iddialı isimleri sahip olan kitapların benim için bir dezavantajı var. Başlığı gördüğüm an kendi kitabımı yazıyorum. Kitabı okuduğumda içindekiler benimkilerle örtüşmezse biraz hayal kırıklığı yaşıyorum. Umarım bunu yaşayan tek kişi ben değilimdir. Kitap savunduğu ilkeler gereği hap bilgiler ya da hazır çözümler sunmuyor. Bireyden ziyade sistemin sorunlarına değiniyor. Ben bu konular üzerine hâlihazırda epey… Continue reading

  • İlyada – Homeros

    Edebiyatla ilgili hangi seminere gitseniz, hangi analizi okusanız referans verilen bu kitabı okumak büyük bir keyif. Kalınlığı ve kahramanların sayısızlığı sizi korkutmasın. Metinle savaşmayın, kendinizi akışa bırakın ve bu edebi şölenin tadını çıkarın. Azra Erhat ve A. Kadir çevirisinden okuduğum kitabın dili efsunlu ve kadifemsi. Çevirmenler muhteşem bir iş çıkarmış. Azra Erhat’ın ön sözü ve… Continue reading

  • Gökyüzü Haritası – Melih Cevdet Anday

    Melih Cevdet Anday’ın yetmişli yıllardaki gazete yazılarından oluşan bu seçki neredeyse elli sene geçmesine rağmen gündemin, yozlaşmışlığımızın aynılığının kanıtı nitelikte. Anday’ın kafa yorduğu, çözümler getirdiği konularda daha da gerilemişiz. Belki de doğamıza karşı savaşmak yersiz. Yazıların büyük kısmı gündem ve politika üzerine. Ancak yine de Anday’ın çok yönlü kişiliğini görebildiğimiz yazılar da var. Dil hassasiyeti,… Continue reading

  • Türk Romanında Bir Gezinti – Erendiz Atasü

    Yeni tanıştığım Atasü’ye hayranlığım bitirdiğim her kitabıyla daha da artıyor. Muhteşem bir kitaptı. O kadar çok alıntı yapıp çevremle paylaştım ki herkes neredeyse benimle okudu bu kitabı. Kitabın tamamı olmasa da hatırı sayılır kısmı tadından yenmeyen feminist bir okuma. Eleştiri ve edebiyat üzerine olan bölümler âdeta bir ders niteliğinde ama okuru sıkmayanından. Tüm eserlerinde olduğu… Continue reading

  • İskandil – Günlükler – Hulki Aktunç

    1968 – 1969 yıllarında tutulan bu günlükte yazarın yaşantısına konuk olduğumuz kadar ülkenin tüm gündemini de takip edebiliyoruz. Oldukça politik bir günlük. İçinden Deniz Gezmiş bile geçiyor. Aktunç’un bunları yazarken on dokuz yaşında olmasını aklım almıyor. Nasıl bir olgunluk. O dönemlerde yaşamamış kişiler olarak aslında o kuşakların ne kadar erken büyüdüğünü pek anlayamıyoruz. Aktunç’un detaylı… Continue reading