29.02.2024, 09:31, Berlin
Okumadan ve yazmadan geçirdiğim iki günün ardından sahalara dönüyorum. Daha önce hiç okumamış ya da yazmamış gibi hissediyorum. Sanki bir daha o rutini yakalayamayacakmışım gibi. Hayatlarımız normal seyrinde akarken ve biz sürekli başka hayalleri kovalarken; hayat bir süreliğine kesintiye uğrayınca kuzey ışıklarını görmektense makineye çamaşır atabildiği günlerin hayalini kuruyor insan. Çamaşırlar makinedeyse artık başlayabiliriz 🙂 29 Şubat tarihi atılacak yazıyı blogundan esirgeyemezdim. Takvimlerin boynu bükük çocuğu. Kimse kendisi ile yakın temasa geçmez. Kimse o gün doğmak ya da evlenmek istemez. Eğer siz de benim gibi 29 Şubat olmasa ne kadar büyük bir problem olabilirdi ki diye düşünüyorsanız; bu sabah okuduğum yazıdan bazı bilgileri sizlerle de paylaşmak isterim. Eğer bundan böyle 29 Şubatlar olmayacak dersek; 2777 yılında kuzey kutbunda kış gündönümü 21 Aralık’tan 21 Haziran’a, yaz gündönümü de 20 Haziran’dan 20 Aralık’a kayıyormuş. Artık gün der, beğenmeyiz bir de 🙂 Beni diğer şaşırtan nokta da insanların M.Ö. 500 yılından beri bu kaymalara kafa yoruyor olması. Sen o tarihte ne düşünüyorsun yok takvimlerde karışıklıklar var, yok mevsimleri takip edemiyoruz. Sen şarabını iç, arkadaşınlarınla sohbetini yap. Neyse ki medeniyet bana emanet edilmemiş yoksa hâlâ mağaralarımızda takılıyorduk. Bu yazıyı 29 Şubat’a ve makineye çamaşır koymaya ithaf ederek hayatlarımızda kıymetini bilmediğimiz artıklıklarımızı bir nebze de olsa onurlandırıyorum.
Leave a Reply