29.04.2024, 07:02, Berlin
Bir insan günde ortalama 52 dakikasını başka insanlarla ilgili konuşmaya harcıyormuş. O fazladan 52 dakikada yapabileceklerimizi düşünelim. Ayda 1 gün, senede 13 gün eder. Ömür bakiyemiz 13 gününü bir başkasına hatta özellikle sevmediğimiz insanlara harcayacağımız kadar fazla veriyor olamaz. Başka bir başka açıdan senenin 39 günü sabah kalkıyoruz. Saat 9’da başka insanlarla ilgili konuşma mesaimize başlıyoruz ve akşam beşte bitiriyoruz. Hemfikir misiniz bilmem ama bu iş hemen şu an burada bitmeli. Kıyas, çekememe, tahammülsüzlük insana evrimin hangi noktasında eklendi? Tarıma başladığımızda mı? Başkasının hasadı daha yüklü olunca mı başladı bu hikâye? Yoksa başkası daha iyi olduğunu düşündüğümüz mağarayı kapınca mı? O mağaranın içinde yaşamamış olmamıza rağmen onun daha iyi olduğuna inanmamız da ayrı bir illüzyon. İnsan psikolojisi ilginç. Biz yükselmeyelim de yüksekte olan düşsün istiyoruz. Edebiyat dünyasında da durum bu. Sürekli bir oldurana sataşma hâli. E sen de oldur. Yok oturduğun yerden konuşmak ve söylenmek daha kolay. Kimse kimseyi beğenmiyor, yeterli görmüyor. Ben de yapıyorum bunu. Birini sevmeyegöreyim ağzıyla kuş tutsa fayda etmez. Aslında bu kısma kadar çok da problemli bir durum değil. Ama bir sonraki aşama bu insanın yaptığı üzerime vazife olmayan her şeye de kıllanma durumu. İşte burası insanı sürekli olumsuzda tutan o günlük 52 dakikayı çalan kısım. Edebiyat dünyasında da bazı insanlar ya da kitaplar popülerleştiği an beliren itibarsızlaştırma timleri var. Ardından gelen bir ağlama dönemi: bize fırsat verilmiyor. Geçtiğimiz ay çok güzel eleştiriler almış bir öykü kitabı ile ilgili bir görsel düşmüştü önüme. Kitaptan çok küçük bir diyalog sahnesi paylaşılmış. Bağlam bilinmiyor. İşte o çok övülen kitap bu minvalinde bir paylaşım. Altına da bu tweeti kendi atmaya cesaret edemeyecek onlarca kişi destekler yorumcu olarak katılmış türlü ağlaşmalar eşliğinde. Koca kitabı iki cümleye indirgemek çekememezlikte kaçıncı seviye? Bahsi geçen kitabı okuyorum şu an. Her yönüyle son zamanlarda okuduğum tüm öykü kitaplarından farklı. Yazarın edebiyat dünyamızda sağlam bir yer edineceğinden eminim. Şimdi bu itibarsızlaştırma girişimi oldurana bir zarar verdi mi? Hatta benim gibi insanların listesinde olan kitabı daha hızlı almasına bile sebep vermiş olabilir. Ne yazsa okuyacağım artık. Görseli paylaşan kim? Hatırlamıyorum.
Leave a Reply