17.08.2024, 06:18, Berlin
Yine bebek ağlıyor. Bu evde uyunmuyor. Ne zırladın be çocuk! Duvarlar kâğıttan. Odamın karanlığına aydınlık sızıyor. Koridorun ışığı mı açık kaldı? Kalkıp kapatsam mı? Uykum açılacak şimdi. Zaten zor dalıyorum. Gözüme gözüme geliyor. İşemem de lazım. Yerler amma da soğuk. Kapıdan mı sızıyor o ışık? Ne kapısı o? Orada kapı yoktu ki? Rüya mı görüyorum? Açılmıyor. Ee altından ışık geliyor? Kapı tokmağına dokunmamla içeride çalgı çengi başladı. Haplar mı böyle yapıyor beni. Kapı yok ki burada. Yöneticiye şikâyet edeceğim artık bunları. Bir yüzümü yıkayayım. Doktora da bir görünmek lazım, böyle deliye çevirecekse bu ilaçlar beni işimiz var. Ayağıma bir terlik giyseydim keşke. Yaşlandıkça bu işemek de ne uzun sürüyor. Japonlar gemi yaptı. Geçen ilik gibi karıyı da beceremedik. Memeleri nah bu kadar. Para da boşa gitti. Sular da ne soğuk be. Üşütüyorum belki. Annem hep derdi çıplak ayakla yere basma! Tek katlı ev üşünür tabii altı toprak. Bu yeni apartmanlar öyle mi? İzolasyon o biçim. Dünyanın parasını veriyoruz. Ay başına da yirmi gün var daha. Müzik başladı yine. Aidatı vermiyorum ulan. Keyif benim değil mi? Huzur bırakmadılar, bir de üzerine para mı vereceğim? Banyonun ışığı kapalı hâlâ bir aydınlık var odada. Kapı orada. Ne kapısı lan bu? Açılmıyor. Elimde kalacak. Heey, kim var orada? Açsana kapıyı. Bu ne kapısı ya? Rüya mı bu? Ne bitmez rüya?
“Sen en son ne zaman rüya gördün beya? Uyuduğun mu var da rüya göreceksin?”
Tok bir erkek sesi. Beya?
“Kimsin sen?”
“Tanıdın mı?”
“Nereden tanıyacağım? Nereden çıktı bu kapı? Açsana kapıyı. Yüz yüze konuşalım.”
“Kusura bakma hiç açamam.”
“Neden?”
“Sen bilirsin nedenini.”
“Deli misin be adam! Tanımam etmem. Şu müziği kıs bari, zor duyuyoruz birbirimizi. Gece yarısı nereden çıktı bu müzik? Düğününüz mü var?”
“Bizim her günümüz düğündür be. Hayat, içimizden taşar. Sizin gibi süklüm püklüm oturalım mı istersiniz? Yok anam yok, yaranılmaz bu dünyaya!”
“Bebek de senin mi?”
“Bilmezmiş gibi! Benim ya, benim tabii.”
Leave a Reply