Anlam ya Resulallah

Rivayet odur ki, Evliyâ Çelebi bir gece rüyasında peygamberi görmüş. Heyecandan dili sürçmüş ve “Şefaat ya Resulallah” diyeceğine “Seyahat ya Resulallah” demiş. Peygamberse bu tuhaf dileği kabul etmiş ve “Gez dünyayı” diyerek onaylamış. Babasının pek gönlü olmasa da bu rüyadan sonra kimse önünde durmamış. Karşısına çıkabilecek tüm engellere karşı kaleyi içten fethetmiş.

Evliyâ Çelebi çok ilginç bir figür. Seyahatlerinin çoğu devlet destekli gerçekleşmiş. İmparatorluğun en geniş sınırlarına ulaştığı bir dönemde yaşamış. Kapılar önünde kolaylıkla açılmış ama sınırsız merakı, gözlem ve anlatım gücü takdire şayan.

Seyahatnâme dünya üzerindeki ilk blog olabilir. Gittiği yerleri anlatmanın yanı sıra yorumlarını ve anekdotlarını eklemiş, mizah ve okurun heyecanını celbedecek fantastik unsurlar katmış. Gözlem gücüyle dönemin toplumsal hayatını ustalıkla yansıtırken fantastik öğeleri doğal bir biçimde kurgusuna yedirmiş. Çoğu zaman kendini de bu hikâyelere katmış. Sihirbazlık, büyücülük, doğaüstü hatta bilim kurgusal yaratıklar üzerine anlattığı öyküler aleyhine işlemiş, uzun süre yazdıkları ciddiye alınmamış.

Uzmanlar Evliyâ Çelebi’nin dil zenginliği konusunda da hemfikir. Yalnız çağdaşları arasında değil, tüm Türk edebiyatı içinde herkesten ayrıştığı söyleniyor. Sadece birkaç fantastik öyküsünü farklı kaynaklardan okumuş biri olarak diliyle ilgili yorum yapamasam da hayal gücü ve kurgu yeteneği muazzam. Evliyâ Çelebi üzerine yapılan çalışmalar artıyor, benim de daha fazla okumak ve öğrenmek istediğim biri.

Bunların dışında tutkusunu da çok ilham verici buluyorum. Keşfetmek sadece fiziksel değil zihinsel de bir olgu. Sadece gezmekle kalmamış, gördükleri üzerine düşünmüş, üretmiş ve paylaşmış. Yeni dünyalar kurmuş. Her şeyin ve herkesin birbirini tekrar ettiği bir düzende yaptığı şey çok farklı geliyor bana. Hem onun zamanı için, hem benim zamanım için. Özgünlüğe kıymet veren insanların ondan öğrenecek çok şeyi olduğuna inanıyorum.

Türkçeyi düzgün kullanan, hayatının bir roman olduğuna inanan herkes bir şeyler yazmak ve yayımlatmak derdinde. Dile ve imla kurallarına hâkim olmadan, öğrenme amacı da gütmeden yazanlara hiç değinmiyorum bile. Öykü, roman disiplini gösteremeyenlerin; deneme ise hikâye yaratma gücüne sahip olmayanların ya da olsa da üşenenlerin kurtarıcısı olmuş durumda. Bu durumun sorumluluğu genellikle kadınlara yükleniyor ve yeni kadın öykücülerin hep aynı hikâyeleri anlattığı söyleniyor. Evet günümüzde özgünlük bir problem, ancak cinsiyetten bağımsız. Bunu, her şeyi aştığını ve özgünlüğü yakaladığını düşünen biri olarak yazmıyorum, sadece arıyorum. Bir derdim, merakım var. Ortaya ne çıktığından çok, gidiş yoluyla ilgileniyorum.

Bu yüzden Evliyâ’nın bitmeyen merakı ve üretme tutkusu, bugünle kıyaslandığında daha da anlam kazanıyor. Günümüzde her şeye erişim bu kadar kolayken bile, yenilik arayan insan sayısı çok az. Evliyâ Çelebi’nin yaptığı şey yalnızca gezmek değil, yeni anlamlar yaratmaktı. Bizse artık yaratmıyor, çoğaltıyoruz.