Dünyanın en üşengeç insanlarından biri olarak sabırsız olmakla lanetlenmişim. Bu ikisi aynı bünyede buluşunca, psikolojiyi oldukça yoran özellikler. Her şey hemen olsun isterim, çoğu şeyi minimum 1.5x hızla izlerim ya da dinlerim. Yavaş konuşana, yavaş hareket edene tahammülüm yoktur, öyle durumlarda zamanı hızlandırabilmeyi dilerim. Öte yandan rahatına da pek düşkün, oturdu mu kalkası gelmeyen bir insanım. Tam koltuğa yayılmışken, marulu suya koymadığım aklıma gelince; tam bir içsel çatışma. O marul suya konana kadar yayılmaya devam etsem de, beynimde hep marulsal düşünceler. Ne izlediğimden bir şey anlarım ne yaptığımdan.
Bir süre önce okuduğum bir kitap mi yoksa bir makalenin mi beni teşvik ettiğini anımsayamadığım bir felsefeye geçiş yaptım. İsmi de erteleme ile ilgili bir şeydi, ben aradan çıksın koydum. Eğer bir şey yapılacaksa, aklıma geldiği an yapmaya çalışıyorum, ertelemiyorum. Hatta en hoşlanmadığım yapılacak şeyi öne alıyorum ki çoğu gitsin azı kalsın. Kafam daha rahat, evde her şey daha düzenli ve sistematik. Tembel yanım hala çok üşengeç ama koltuğa kurulunca çoğunlukla tam bir dinlenmenin tadını çıkarabiliyor.
Tabii ertelenen işler her zaman marul yıkamak kadar basit olmuyor. Daha fazla odaklanma, zaman ve enerji gerektiriyor. Bu noktada kendimi motive etmenin yollarını arıyorum. Disiplinli yaşamak ve rutinlerimin olması beni çok mutlu ediyor. Her sabah aynı saatte kalkmak, aynı şeyleri yapmak… Daha da motive olmak için aylık ve günlük listeler hazırlıyorum. Her gün ne yapmak istiyorsam sıralıyorum. Bunlar genelde çok basit, alışkanlık kazanmak istediğim şeyler oluyor. Örneğin, yeşil çay içmek, sabah egzersiz yapmak, her gün bir makale okumak gibi… Bir alışkanlık kazanmak için gereken süre yirmi bir gün derler ki sanırım bu doğru. Çünkü birkaç hafta geçtikten sonra bir adımı atlarsanız bu sizi rahatsız etmeye başlıyor ve devam etmek istiyorsunuz. Püf noktası ise yazdığınız adımların basit ve uygulaması kolay şeyler olması. Her gün iki yüz sayfa kitap okuyacağım diye bir hedef belirlerseniz ilk gün bile gerçekleştirmesi güç olacaktır. Kendinizi sayılarla strese sokup o işi keyif yerine görev haline getirmeden; “her gün kitap okuyacağım” deyin. Eğer hiç kitap okumayan bir insansanız ve bunu iyileştirmek istiyorsanız; hedefinizi “her hafta bir öncekinden bir sayfa daha fazla kitap okuyacağım” diye belirleyebilirsiniz.
Gelelim aylık listelere… Aylık listelerimde günlük listelerimdeki gibi basit görünse de daha fazla vakit gerektiren ya da daha genel kapsamlı olan konuları not alıyorum. Monet eserlerini araştır, Victor Hugo şiirlerini oku, çatal/kaşık takımı al, sertifika programı seç gibi… Bunlar hem zamana yayılabilecek, çoğunlukla keyifli ve bir araştırma isteyen şeyler oluyor genelde. Aylık programlarımı ay gelmeden yapıyorum. Ay sonunda da yanlarına tikler atıyorum ki o nasıl tatmin edici bir duygudur öyle. Tik atamadığım madde varsa, ve hala konu ilgimi çekiyorsa ya da hala yapılması gerekiyorsa diğer aya kaydırıyorum. Aynı zamanda o ay içerisinde okuduğum/dinlediğim kitapları da not alıyorum. Kitapları bir önceki aydan daha kalabalık görmek de insani okumak için teşvik ediyor.
Listeler güzeldir, listeleri sevin. Aklınızı meşgul eden yapılması gereken ya da ilgilendiğiniz şeyleri not alın; sonra da üşenmeden aradan çıkarın.
Leave a Reply