Artistik patinaj

06.03.2024, 06:33, Berlin

Dün Jale Hoca yine ruhuma dokunan iki tabir kullandı: Ruhen artist olmak ve kibrin sanatı doğurması. Bizi yaratmaya iten başkalarından daha iyi yapabileceğimiz düşüncesi yani kibir. Yazmak, yazdığını beğenmek ve yazdığını paylaşmanın içinde bolca kibir var. Murat Hoca da kitap yazmayı benzer bir biçimde tanımlamıştı: Onu okuma, beni oku! Kibir beraberinde öz güveni getirmezse tuhaf bir şey oluyor. Ben yazıyorum, okunsun diye paylaşıyorum ama yanlış bir şey yaptıysam ya da saçmaladıysam korkusu yakamı bırakmıyor. Basılan öykülerimi okuyamıyorum örneğin. Bu aralar öz güven üzerine düşünüyorum o yüzden. Reality showları izlemeyi çok severim. Gereksiz öz güven en iyi bu programlarda görünür. Bu öz güven ne menem bir şeydir ki ortası yok. Ya fazlası var ya eksikliği. Olana kadar taklit et diyorlar. Onu da deniyorum ama hâlâ kafası gelmedi niyeyse. Blogun yazıyı olumsuzda bırakmayı tercih etmeme prensibinden ötürü elbet bir gün gelecek o kafa diyelim. Jale Hoca’nın ilk cümlesine geri dönersek, bunu üslup konuşurken kullandı. Herkes üslup sahibi olacak, buna kafa yoracak diye bir şey yok. Jale Hoca’nın “Ne olursan ol yine gel” yaklaşımı beni çok mutlu ediyor. Bu işin tek bir doğrusu olmadığını göstermek, kalıplara sıkışmamamız gerektiğini vurgulamak adına çok kıymetli. Bu cümleyi duyduğum gibi üzerime alındım. Ruhen artist olduğumu düşünüyorum. Dümdüz yazmak beni mutlu etmiyor. Kelimelerle oynamayı seviyorum. Duyguları renklendirmek ya da kişilikler vermek hoşuma gidiyor. Oluyor ya da olmuyor, orasına bir şey diyemem ama ortaya çıkan işin estetik ve artistlik bir yanı var. Yayımlanan yazımı okuyacak cesaretim yok ama ettiğim şu laflara bak değil mi? Günümüzün popüler tabiri ile bu uçlarda yaşadığım ışıltılı hayatı ben seçtim 🙂



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *