Bayram

31.10.2024, 06:13, Berlin

Nisan ve Mayıs’taki bayramları dondurma yiyebildiğin için daha çok seviyorsun. Ekim de güzel. Bayram olsun da. Deden emekli olmadan önce onunla protokol kutlamasına da katılırdın. Özlüyorsun o günleri. Baban ya iştedir ya da vardiyalı çalıştığı için uyuyordur. Annen ve kardeşinle dışarı çıkıyorsunuz. Önde bando mızıka arkada okul okul flamaları onların da arkasında her okulun çeşit çeşit kıyafetli öğrencileri. Sanki kilometrelerce insan. Hâlbuki şehir küçücük. Güzergâhlar belli, yürüyüşçüler neredeyse tüm ana caddelerden geçiyormuş gibi geliyor. Kaldırımlar insan seli. Güzel bir yerde konuşlanıp yürüyüşçüleri bekliyorsunuz. Bir kere görmek yetmiyor ama. Annen ile kardeşin onları Şehir Kulübü’nde bekleyen babaannenin yanına gidiyorlar. Sen saatlerce her caddede kovalayacaksın onları. Defalarca inceleyeceksin giysileri. Anonslara kulak kesileceksin. Bando takımı belediye binasına girene dek, rengârenk kostümlü yürüyüşçüler şehrin dört bir yanına dağılana dek durmayacaksın. Büyüyünce bandoya girmek istiyorsun. Bando takımında nedense hiç kadın yok. Bandocuların hepsini tanıyorsun. Pazartesi sabahı bayrağı çekmek için Belediye binasından Cumhuriyet Meydanı’na çalarak yürüyorlar. Meydana vardıklarında İstiklal Marşı okunuyor. Cuma akşamüstü aynı seremoni bayrağı indirmek için yapılıyor. Öğlenci olmadığın tüm cumalar ve tatillerde oradasın. Binalarına kadar geçiriyorsun onları. Gösterileri bitince Şehir Kulubü’ne gidiyorsun. Susamışsın, suya para verilmiyor, mutfaktaki amcadan bir bardak su isteyeceksin. Onlarca erkeğin masaları doldurduğu duman altı salona girmeni kimse garipsemiyor. Herkes tanıyor seni. Geçerken laf atıyorlar. “Okul nasıl?” “Sen benim torunum ol, boş ver dedeni.” “Su kurbağası yine mi geldin?” Gülümseyerek kalabalıklar arasından dedeni buluyorsun. O da gülümsüyor, öpüyor seni, gözleri parlıyor. Babaannenler kapalı salonu çevreleyen açık alanda oturuyor. Deniz daha doldurulmadan kayıklarla gelirlermiş buraya. O büyülü zamanları kaçırdığına üzülüyorsun. Bilmiyorsun ki senin büyülü zamanlarını kaçıran ve kaçıracak çocuklar da var. Dedenle dışarı çıkıyorsunuz. Deden gazoz söylüyor sana. Babaannen tost almaya yolluyor. Yiyip içiyorsunuz. Akşama doğru annen ve kardeşin eve dönüyorlar. Sen babaannende kalacaksın. Evdeki sıkıcı yemeklerden bugünlük kurtuldun. Babaannen ya güzel bir şey yapmıştır ya da dışarıda yersiniz. En kötü pastırmalı sucuklu yumurta kırar. Bayılırsın. Gündem yoğun daha akşama fener alayı var.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *