13.09.2024, 06:14, Berlin
Bana yine ‘o iş en kısa sürede bitmeli’ perileri geldi. Pazartesi gecesinden beri bir kez markete gitmek dışında evden çıkmadım. Popomu çalışma sandalyemden kaldıramıyorum. İşin kötüsü bu periler geldiğinde o işin bitme imkânı da yok. Hiçbir şeyi beğenmez onlar. Hiçbir şeyin tamamlanmış olduğuna inanmaz. Canına okurlar insanın. Peri dediğime bakmayın, cehennem köpeği de diyebiliriz. Kitap grupları için yetiştirmem gereken iki kitabım var, kitap bile okuyamıyorum. Türkiye’de iki hafta boyunca bir şey yapmayıp kafamda Berlin’e dönünce yapılması gerekenleri döndürüp durmamın etkisi de var sanırım. Belki de artık kendimi kabullenmeli ve aklıma bir şey düştüğü gibi o işle ilgili çalışmaya başlamalıyım. Bekledikçe paniğim artıyor. Ve paniğim cehennem köpeklerini çağırıyor. Dün kafamdaki dağınık düşüncelerin hepsini bir aksiyon planı olarak kağıda döktüm de biraz rahatladım. Sanırım benim işim yazmak oldu. Çünkü bunlar önceleri işimle ilgili yaşadığım endişelere çok yakın duygular. Ve artık kağıt üzerindeki işimle ilgili hiç mi hiç endişelenmiyorum. Onlara sıra gelemiyor da diyebiliriz. Çok sevdim bu cümleyi: benim işim yazmak. Yazarım demenin burnu kalkıklığı yok içinde. Erişilmiş bir ünvan değil, kimsenin beni atadığı bir kademe değil, benim kendim için seçtiğim yol.
Leave a Reply