Dün izlediğimiz film Berlinale’nin ana salonunda gösterilince, ben de fırsattan istifade Tildacığımızın imzalı afişini çekip araya sıkıştırdım. Tesadüf bu filmin kahramanının adı da Tilda.
If I Had Legs I’d Kick You, Mary Bronstein’in yazıp yönettiği ve aynı zamanda rol aldığı, Rose Byrne’ın başrolde yer aldığı 2025 yapımı bir Amerikan komedi-drama filmi. Prömiyerini 24 Ocak 2025’te Sundance Film Festivali’nde yapmış ve şimdi de 75. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışıyor.
Film, hayatın türlü yükleri altında ezilen Tilda’nın hikâyesini anlatıyor. Tilda, evli ama derin bir yalnızlık içinde. Kocası ‘iş gereği’ sürekli uzakta; kızının hastalığı, işi ve evin tüm sorumluluğu onun omuzlarında. Telefonda sadece görev vermek, suçlamak ve tartışmak için var olan bir koca. Çok gerçek bir hikâye, çevremiz Tildalarla dolu. Tilda, mesleği gereği terapist olsa da, kendi hayatının kaosunda kendi söküğünü dikemez hâlde. Her şey yetmezmiş gibi, yaşadığı evin tavanı çökünce mecburen bir motele taşınıyor. Tavandaki delik, Tilda’nın hayatındaki pek çok şeyin metaforu gibi. Hastaları arasında da yalnız kadınlar ve bencil erkekler var, bu da kadınların takılıp kaldıkları döngüleri daha da belirgin kılıyor.
Yönetmen her şeyi doğrudan göstermese de, Tilda’nın stresini ve çaresizliğini seyirciye sonuna kadar hissettirmeyi başarıyor. Rose Byrne’ın performansı ise gerçekten etkileyici.
İlginç bir tesadüf olarak, bir önceki gün izlediğim The Ugly Stepsister ile bu filmde neredeyse aynı sahneler vardı: kurt ve hortum sahneleri. Üst üste bu kadar kadın hikâyeleri izlemek inanılmaz iyi geldi. Kadınlar her şeyde olduğu gibi hikâye anlatmakta da çok yetenekli.
Leave a Reply