Berlin’e dönüş

Kendimi ‘küçük yer insanı’ olarak tanımlarım. Küçük yerde yaşama isteğimi dillendirip dururum. Küçük yerden on sekiz yaşımda çıktım. O günden beri kocaman şehirlerdeyim. Bir terapist endişelerim arttığında kafamda mutlu bir yer yaratmamı ve güvenli bir yer olarak oraya sığınmamı salık vermişti. Güvenli yerim lacivert sulara uzayan sakin bir iskeleydi. Küçük yerde yaşalama hayalimin de şehir gerçekliğini bükmek için kullandığım bir söylence olup olmadığını düşünüyorum birkaç gündür. Keşfedecek yer bırakmadığım küçücük bir yerde geçirdiğim beş günün ardından uçağım Berlin’e inerken şehrin uçsuz bucaksızlığı sarmaladı beni. Aklımda yeni müzeler, sergiler, tiyatrolar, restoranlar vardı. En güzel tatillerimden birini geçirmeme rağmen Berlin’e döndüğüm için mutsuz değildim. Dilimden düşmeyen küçük şehir lakırtısı, şehrin kaosu beni çok bunalttığımda kaçtığım güvenli bir sığınak mı? Bir illüzyon belki… Var olmadığını bildiğim, sadece o an için beni sakinleştirmesi gereken, bir sonraki kaosa dek unutulan…



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *