14.10.2023, 07:00, Berlin
Kış huzuru diye bir şey var. Karanlıkta pencerelerden sızan sarı, sıcak ışıklar sessiz sokaklara akıyor. Kestane diğer ağaçlardan önce döküyor kıyafetlerini. Yaprakları hışırdatarak yürüyorum. Işık kaçıran her pencereye bir öykü yazıyorum. Üzerlerindeki toprak çoraklaşınca ağaç kökleri daha bir ortaya çıkıyor. Gözümün gördüğü bile beni şaşırtırken göremediğimi hayal ediyorum. Kim bilir neler dönüyor bastığım toprağın altında? Çocukluğumda deniz sularını bir yere boşaltıp denizin dibini görüp sonra denizleri tekrar doldurmayı hayal eden bir kişi olarak Kara Kitap’taki Boğazın suları çekildiği zaman kısmı beni çok etkilemişti. Şimdi de toprak çekildiği zamanki ağaç köklerini merak ediyorum. Belki biri onun öyküsünü de yazar. Ben kışla böyle huzur dolu bir ilişki kurarken yine Orhan Pamuk Kar romanı ile kışla tekinsiz, huzursuz bir ilişki kurdurur okura. Kitap boyu kar sanki üzerinize yağar, ürperirsiniz. Benimki bir sonbahar romantizmi de olabilir. Ocak’ın ortasında güneş ışığına haftalarca hasret kalmışken, hava sabah 8‘de aydınlanıyor ve 4‘te kararıyorken, dereceler sıfırın altını gösteriyor, Berlin‘e sadece çamur olacak kadar kar yağıyorken bu yazıyı tekrar okusam Orhan Pamuk’un tarafına geçerim belki de.
Leave a Reply