Boş Dolaplar – Annie Ernaux

Kitabın başında da dediği gibi yazar anlatılmayanı anlatıyor. Bir kez daha kadınlık hâllerinden ne kadar azının yazıya dökülmüş olduğunu düşündürüyor. Ne güzel yapmış da, bunları anlatmış. Dil insanı etkisi altına alıyor. Sınıfsal farklılıkları dönemin kültür yapısı ile beraber çok güzel yansıtıyor. Sonnotları büyük bir keyifle takip ettim. Ama gel gör ki kitapta bana tam olarak geçmeyen bir şeyler var. Hikâye bir kürtajla açıldığı için mi geçmişini bir tiksinti duygusundan çıkmaksızın anlatıyor bize yazar? İnsanın çocukluğunun ve ilk gençliğinin sadece bir aşağılık kompleksinden ibaret olması mümkün mü cidden? Ya da yazar kürtajın yarattığı içsel sancılarla sadece bunları mı hatırlıyor? Anlatılan haliyle karakter televizyonlarımızda sık sık gördüğümüz fakir, ailesinden utanıp zenginlerin arasına sızmaya çalışan genç kızları anımsattı bana. Feriha bile daha derindi bence. Kitabın sonlarına doğru karakter kendi içinde de bazı sorgulamalara düşüyor, içinin boş olduğunu düşünüyor. O yaşa kadar kimsenin hayatına dokunmadan, tiksinmekten ve utançtan başka bir duygusu olmadan gelinebilir mi bilmiyorum.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *