Çalınmayan kapılar

25.10.2024, 06:11, Berlin

Hulki Aktunç’un günlüklerini okuyorum. Yaşamına, okuduklarına ve Türkiye’ye gündemine ilişkin notlar var. Yazar günlükleri muazzam bir araç hem yazarı hem de o günü anlamak için. Benim günlüklerimeyse gündemi bilinçli olarak sokmamaya çalışıyorum. Sanki bu satırlara girdiğinde daha da yayılacakmış gibi geliyor kötülük. Günler karanlık. Her yere sızıyor. Her şey manasız geliyor. Geçen hafta en karanlık öykümü yazdım, ikinciye okumak bile istemedi canım. Unutmak istiyorum onu. Buradayken de gündemi unutmak istiyorum. Acıları askıya almak. Alabilen şanslı kimseler olarak. Acı birebir senin kapını çalınca organın olur, çıkarıp atamazsın. Ve o kapılar artık çalınmasın. Aslında Nazım’ı hatırlamadan yazdım bu satırları. Son cümlemle aklıma düştü. Aklım ermezken bile Nazım okuyan, salondaki kocaman fotoğrafına bakarak büyüyen bir çocuk olarak Nazım derimin altına işlemiş. Ne güzel de olmuş. Onun cümlelerini kendi cümlem sanıyorum. İsmiyle hitap edebildiğim tek şair de o olsa gerek.

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *