26.09.2023, 06:54, Berlin
Eski notlarımı karıştırıyorum bir süredir. Bazı sayfalara öyle özenli yazmışım ki kendi el yazıma yükseldim. Ama hep aynı standartı yakalayamıyorum. Hızlı yazmak istediğim zaman ya da odaklanamadığımda yazımdaki ruh kayboluyor. Bazen yana yaslı bazen düz yazıyorum, bunda bile bir standart yakalayamamışım. Gerçi hızlı yazsam da yavaş yazsam da karakteristik harflerim hep benimle. Bunları üniversiteye kadar topladım beğenip gördükçe. Kendime başkalarından görerek bir el yazısı yarattığımı da söyleyebiliriz. Bana ilk katılan dedemin l harfleridir örneğin. Ortaokulda çok meşhur olan anı defterime yazdığında fark etmiştim onun l harflerini. Hemen kendime katıvermiştim. Sonra lisede ikinci annem diyecek kadar sevdiğim fizik öğretmenim Pervin Hocam’dan da köşeli kuyruklu f, y ve g harflerimi aldım. Basım a’larını ve z’leri de birinden aşırdım ama kim olduğunu hatırlamıyorum. Bu çalıntı harfler kendi içinde uyumlandı ve benim el yazım oldu. Sanırım karakterimiz de bu şekilde biçimleniyor biraz. Sevdiğimiz, ilham aldığımız kişilerden dolduruyoruz kendimizi. Yazmak eylemi de öyle bir şey. Beğendiğimiz romanlar, şiirler, öyküler ve karakterleri biriktiriyoruz. Onlar bir süre mayalanıyorlar bir arada. Sadece fiziksel değişime uğrarlarsa intihal oluyor, kimyasal değişime de uğrarsa bizim oluyor. En kıymetli malzemeleri de mayalandırsak içimizde ortaya çıkan son ürünün iyi olacağının garantisi de yok maalesef. Deniyoruz. Ya tutarsa?
Leave a Reply