An’lar

  • Birtakım şahanelikler

    Koşun! Berlin’e kocaman Türkçe kitap seçkili bir kitap kafe açılmış. Dün akşam sokaklarda mecnun gibi gezmemin sebebi kendisidir. Öylesine mesudum ki dadıcığım… Continue reading

  • Kel Diva

    Dün akşam Kel Diva’yı izledik. Absürt olan her şeye bayıldığım gibi bu oyuna da bayıldım. Böyle bir oyunu Türk seyircisine sunmak büyük cesaret, kadrodaki kocaman isimlerin salonu terk eden seyirci oranını düşürdüğü kesin. Berlin’de böyle bir durum yaşandığını düşünmüyorum ancak İstanbul yorumlarımda rastladım. Herkesin keyif alacağı bir oyun değil, onda anlaşalım. Bana kalırsa dün muazzam… Continue reading

  • May December

    Açık hava sinemalarını çok seviyorum. Bazen caddenin sesi, bazen sivrisinek olsa da, sert oturaklarda popomuz uyuşsa da, izleyenler gürültülü olsa da başka bir tadı var. Hem benim için yeni bir şey hem de bir yanıyla çok nostaljik. Sanırım bu karşıtlık beni etkiliyor. Eve yakın, orman içinde, gölet kenarı bir yer keşfettik. Pek hoştu. İzlediğimiz film… Continue reading

  • Off The Record – Trevor Noah

    Katıldığım etkinlikleri buraya not etmeyi seviyorum. Geçen adını hatırlayamadığım ve gösterisine gitmek istediğim bir komedyenin adını sitemde buldum. Perşembe günü neredeyse tüm gösterilerini ve komedi şovunun tüm bölümlerini izlediğim Trevor Noah’ın son gösterisine gittik. Birkaç espri eski gösterilerdendi, hatırladım. Yine de epey eğlendik. Dil ve taklit konusundaki yeteneğini konuşturdu. Fransa’ya da Almanları böyle mi anlatıyor… Continue reading

  • Heeey!

    Her şey çok güzel başladı. Küçük kızın – adı Mia’ydı – doğum günüydü. Herkes çok mutluydu. Kız, bizi görünce havalara uçtu. Herkes bizimle fotoğraf çektirdi. Ihlamur ve meşe ağaçlarının arasındaydık. Kargalar bizi kirletecek diye biraz endişe ediyordum ama pastanın gelişi ve müzikle tedirginliğim azaldı. Mia sekiz yaşına girdi. Arkadaşları bir sürü hediye getirmiş. En çok… Continue reading

  • Öyküme bulaşan deniz

    İyot kokusu, maviden yansıyan güneş, cam ağacı gölgesi, cırcır böcekleri, yazan parmaklar… Ömrünün sonuna kadar hep aynı günü yaşar mısın diye mi sorduyordu Nietzsche? Continue reading

  • There’s still tomorrow

    Açık hava sinemasında şemşiyelerle, battaniyelere sarınıp yine de donumuza kadar ıslanarak şahane bir film izledik. Paola Cortellesi’nin hem yönetip hem başrolünü oynadığı 2023 yapımı bir İtalyan filmi. Muazzamdı. Anlatım şekli öyle orijinal ki. Yakalanan detaylar. Hepimizin annesinden bir parça var hayatı gösterilen kadında. Çok çok çok etkilendim. Yönetmenin neyi, ne kadar, nasıl gösterme kararının önünde… Continue reading

  • Uğur Yücel – Neyzen Tevfik: Hiç

    Türkçe tiyatro izlemeye bayılıyorum. Bayıldığım Uğur Yücel Berlin’e gelmiş, insan daha ne ister? Uğur Yücel’in tek kişilik oyununda Neyzen Tevfik’in hayatından bazı kesitler görüyoruz. Mehmet Akif Ersoy ile yakın arkadaş olduklarını bilmiyordum, ne kadar tuhaf bir arkadaşlık, en az hayattaki tüm yakınlaşmalar kadar 🙂 Ne kadar enteresan bir karaktermiş. Uğur Yücel’in eşsiz performansı ile keyifle… Continue reading

  • Faszination Rom

    Hollandalı sanatçı Maarten ven Heemskerck’in beş senelik Roma yaşantısının izlerinin görülebileceği 170 parçalık bir koleksiyon. Koleksiyonda resmin yanısıra heykel çalışmalar, eskizler ve haritalar da bulunuyor. En çok ilgili çeken Momos’un tanrılar Poseidon, Hephaestus ve Athena’nın eserlerini eleştirirken resmedildiği tablo oldu. Tanrılar ortamında olsan da reçel profesörlerinden kaçış yok 🙂 Erhard Etzlaub’un 1500 yılında Roma’ya giden… Continue reading

  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Türk Edebiyatı’ndaki en sevdiğim kitap. Bende yeri çok ayrı. Defalarca okumama rağmen ne kadar özlediğimi bir kez daha hatırladım ve tekrar başlayacağım. Bu oyunu kitabın bir uyarlaması olduğunu unutmadan izlemek gerekiyor. Derya deniz o kitabın tüm duygusu iki saate nasıl sığdırılabilir ki? O sebeple çok önemli karakterlerin ve bölümlerin eksikliğini bilerek gitmelisiniz.… Continue reading