An’lar

  • Berlinale 2024 – Architecton

    Dün sabah altıda uyandım. Türlü şey, koşu, mesai, ders ve üzerine saat onda bu belgesel görünümlü film. Yorgunluğumu tahmin edersiniz zaten uyku saatim de gelmişti. Ancak 98 dakika boyunca ilgiyle takip ettim ki takip edilecek bir izlek de yoktu. Film doğa ve mimari ile ilişkimizi herhangi bir anlatıcı ya da olay akışı olmadan şahane görüntüler… Continue reading

  • Orta Çağ ayağımıza geldi haaanım!

    Ayda bir Orta Çağ kostümleri ile parkta buluşup ok atıp dövüşüyormuş gibi yapıyorlar. Bu sahnede kendi kendilerine eğlenerek güzel vakit geçiren bir grup insan görmem biraz vakit aldı. Öncesi yargı, eleştiri, itham ve ahkâm. Zihnimi eğitmeli ve düşünce şeklimi değiştirmeliyim. Tesadüfe bakın ki dün bu olayın üzerine konusunu okumadan sadece renklerine ve yönetmenine kapılıp açtığım… Continue reading

  • Berlinale 2024 – The Box Man

    Dünün filmi Gakuryu Ishii’den Kutu Adam’dı. Kobo Abé’nin 1973 yılında aynı isimle yayımlanan kitabından uyarlama. Kitap uyarlamaları okumamış olsam bile beni bir başka heyecanlandırıyor. Film ekibinin katılımı ile birlikte dünya premieri dün gece 10:30’da yapıldı. Filmin başlaması on biri buldu. Böyle bir film için bence yanlış bir zaman seçimi. Bana göre bir diğer yanlışlık da… Continue reading

  • Berlinale 2024 – Small Things Like These

    Film Claire Keegan’ın 2021 yılında yayımlanan aynı isimli ödüllü romanının uyarlaması. Küçük bir İrlanda kasabasında, yerel bir manastırın evlenmemiş annelere ve bebeklerine (sonraları Magdalene çamaşırhaneleri skandalı olarak ortaya çıkmış) yaptığı korkunç muamelenin hikâyesi. 1926 – 1996 yılları arasında 10000 kız çocuğu bu muameleye maruz kalmış. Kadınların istatistiklere dönüştüğü olaylardan bir tanesi daha. Cillian Murphyciğim’in şiirsel… Continue reading

  • Berlinale 2024 – Crossing

    Uçlarda yaşayan bir insan olduğum için ya fantastik ya bilimkurgu ya da Berlinale filmi izliyorum 🙂 Sanırım vaktizamanında beni sanat filmlerine küstüren İKSV olabilir. Ama Berlinale’de izlediğim hiçbir film şu zamana dek beni sıkmadı, rahatsız edici porno unsurlar barındırmadı ya da uzun uzun bozkıra bakan insanlara denk gelmedim. Ya film seçimlerini yapan Sezer çok başarılı… Continue reading

  • Çiçek

    Çiçek almayı da vermeyi de çok severim. Bugün veren taraftayım. Çiçekleri kendime değil, eşime aldım. Toplumsal cinsiyet kodlarının duhûl etmediği ilişkiler bence çok güzel. Continue reading

  • Zerreissprobe

    Hafta sonu Zerreissprobe isimli sergiyi gezdim. 1945 – 2000 yılları arasında değişen toplum ve sanat anlayışlarını yansıtan resim, fotoğraf, obje ve videolardan oluşan dopdolu bir sergiydi. Adını Viyanalı sanatçı Günter Brus’un aynı isimli fiziksel performansından alıyor. Videonun gösterimi de yapılıyordu ancak epey kanlı bu gösteriyi izlememeyi tercih edip serginin kalanının tadına vardım. Sergide işlenen temaları;… Continue reading

  • Kokusuz

    Barbara Kruger’in bu eseri Mustafa Hakkında Herşey’deki benim b.kum kokmaz sahnesini anımsattı. Sanatçı şunları söylüyor: Benim insanlarım sizinkilerden daha iyi. Biz daha güçlü, daha zeki, daha güzel, daha ahlaklı, daha kültürlü ve daha temiziz. Biz iyiyiz ve siz kötüsünüz. Tanrı bizim yanımızda. Bizim b.kumuz kokmuyor ve her şeyi biz icat ettik. İnsanlığın sorunu daha iyi… Continue reading

  • Saat

    Ağaçlar olta atmış balık tutuyordu. Tutulan balıklar kavuklarda birikiyordu. Vaktinden önce açan çiçeklere üzüldüm. Hâlbuki kolunda saat olan bendim. Continue reading

  • Tarih 102

    Her ayın ilk pazarı birçok müzeye giriş bedava. Tarih Müzesi sağ olsun ücretsiz rehberli tur bile sunuyor ziyaretçilerine. Son zamanlarda okuduklarım ve izlediklerim Alman tarihinin bilmediğim kısımlarına ilgimi oldukça arttırdı. Bize sunulan bilgi hep aynı. Ötesini görmek için çaba sarf etmek gerekiyor. Continue reading