Günlük
-
Istakozun mezuniyet töreni
06.07.2024, 06:17, Berlin Dün terapistimle bir seneyi aşkın süredir devam eden ve son dönemde epeyce seyrekleşen seanslarımızı sonlandırmaya karar verdik. Kendimi iyileştirmekten mezun oluyorum diyebiliriz. Bu süre zarfında kürdan ve diş fırçası ile temizlik yapıp sürekli çamaşır suyu kokan bir kadından bulabildiği her fırsatta kendine vakit ayıran bir kadın hâline geldim. Senede bir mecburen yaptığım… Continue reading
-
Koklamaya kıyamam, benim güzel manolyam
05.07.2024, 06:16, Berlin İçinizde çiçekler açtıran dürtünüz nedir? Benim için yazmak. Grafomanyaklığı duymuş muydunuz? Yazma istediği ya da dürtüsü kontrol edilemeyen kişilere grafomanyak deniyormuş. Koşullarından hepsini olmasa bile birkaçını sağlıyorum 🙂 Bazı grafomanyaklar, yazma eylemini yaratıcı ve üretken şekilde kullanabilirken, bazıları için bu durum yaşam kalitesini düşüren bir sorun hâline gelebilirmiş. Yazmak, aksine yaşam kalitemi… Continue reading
-
Edebiyat, futbol ve empati
04.07.2024, 06:17, Berlin Salı akşamı Jale Hoca ile Berat Alanyalı’dan Pim isimli şahane bir öykü inceledik. Hem dil hem teknik olarak çok beğendim. Zaman kırılmaları ile nakış gibi işlenmiş kısacık bir öykü. Sonu öyle ters köşe ki. Edebiyat tam da böyle bir şey, asla empati kuramam dediğiniz kimselerle empati kurmuşken buluyorsunuz kendinizi. Kendiniz bile şaşıyorsunuz… Continue reading
-
Mankenler oyuncu olabilir mi?
03.07.2024, 06:15, Berlin Dün çok sevdiğim felsefe kanallarından birinde beni çok rahatlatan bir konuşmaya rastladım. Yine aynı alanda doktorasını yapmakta olan felsefeci, kavramları kendince yorumladığından ve hata da yapabileceğinden bahsediyordu. Akademisyen olmayan bir insan Saf Aklın Eleştirisi’ni bir akademisyen gibi okumak zorunda olmadığını, yine de Kant felsefesinden alacağı bir şeylerin olduğunu da söyledi. Açıkçası bu… Continue reading
-
Mantık kevgiri ve yorgun beyinler
02.07.2024, 07:01, Berlin Bir şekilde kurguya bulaştıysanız artık okuduğunuz ya da izlediğiniz hiçbir şeyi mantık çerçevesine oturtmaya çalışmadan incelemek pek mümkün olmuyor. Bazı konularda ise anlamadan sadece olayın heyecanını takip etmeniz bekleniyor. Nasılsa uzmanlarla yazılmıştır, bunu da atlamış olamazlar diye çıkarımlarda bulunuyorsunuz. Bazen çok takıntılı bir insanım. Kafam bir soruya takılırsa mutlaka cevaplanmasını bekliyorum. Geçiştirilen… Continue reading
-
Defter kapanışı
30.06.2024, 12:50, Berlin Spoiler: Bu yazı kendime bir aferin tadında kaleme alınmıştır. Malumunuz yarıyılı bitiriyoruz bugün. Bir envanter sayımı yapmak istedim. Çok verimli ve güzel bir altı aydı, mutluyum. Sırtımı sıvazlıyorum ve devamını diliyorum. Okunan kitap: 85 Blog yazısı: 204 (kitaplık bölümünü hariç) Projeler: 1 yayımlanan öykü, 1 öykü dosyası, 2 kolektif kitap, blog kitaplık… Continue reading
-
Açık büfe
29.06.2024, 06:22, Berlin Bugünkü yazımın fikir lideri ve ilhamı sevgili Özlem. İştahlı insanlarla ilgili yazısı beni düşündürdü. Gerçek anlamıyla ne kadar iştahlı bir insan olduğum zaman zaman yazılarıma yansıyan fit olma telaşımdan sizlere geçmiştir. Gerçekten yemek için yaşayanlardanım. Ama Özlem bunu bir de kısmen metaforik bir anlamla kullanarak yaşama karşı iştahlı olan insanlardan da bahsediyor.… Continue reading
-
… da olabilirdin
28.06.2024, 06:42, Berlin Nietzsche’nin bengi dönüş kavramını duymuş muydunuz? Felsefe okumalarına başladığımda çok sistemli ilerlemek istiyordum ancak daldan dala atlarken buluyorum kendimi. Birçok şeyi az bilmektense, bir şeyi çok iyi bilmek evladır derler ancak benim yolculuklarım pek öyle ilerlemiyor. Bu da böyle bir yolculuk. Dün bu kavramla ilgili okudum. Aslında kavram farklı yönlerden ele alınabiliyor.… Continue reading
-
Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak Gökçebey Pazarlıoğlu Köyü’nden tüm dünyaya selamlar
27.06.2024, 06:29, Berlin Stoa kitabında tam tersini dene yaklaşımını gördüm. Seinfeld’in The opposite isimli bölümünde de bu konu işlenmiş. Tekrar izleyince hatırladım. Yaklaşıma göre çoğu içgüdümüz hatalı, öğrenilmiş davranış kalıpları. Ve tersini yaparsak hayatın karşımıza çıkardığı fakat kullanamadığımız fırsatlardan yararlanabiliriz. Seinfeld’deki George bunu deniyor ve çok kısa vadede hayatı bambaşka bir noktaya geliyor. George’un hayatı… Continue reading
-
Keyfimin kâhyasının tek işvereni benim
26.06.2024, 06:43, Berlin Tolstoy’un Shakespeare’den nefret ettiğini biliyor muydunuz? Shakespeare’in kelime oyunlarını zevksiz, karakterlerindeki kimlik değişimlerini yapay buluyormuş. Eserlerini edebi yapıt hâline Alman entelektüellerinin taşıdığını düşünüyormuş. Dahası kendi beğenmediği ve aleyhinde yazdığı yetmezmiş gibi, sevdiği yazarlar Shakespeare’i sevdiklerini beyan ettiklerinde daha da sinirlenirmiş. Orwell, bunun üzerine, neden Shakespeare’i sevmeliyiz konulu bir metin yazmış. Bu metinde… Continue reading