Günlük
-
13 Berke problemi
26.04.2024, 06:36, Berlin Sorumluluk almak beni psikolojik olarak normal bir insanı yorduğundan daha fazla yoruyor. Dün Sezer durumla ilgili çok şahane bir tespit yaptı. Bir işi yaparken karşı tarafta bekleyen on iki Berke varmış gibi düşünüyorum. Ama yok. Karşı taraf çok daha rahat bana göre. Benim kadar hızlı aksiyon almak isteyen, işin hızlıca yapılıp yapılmadığını… Continue reading
-
Rölans bebeğim
23.04.2024, 06:36, Berlin Farkında mısınız? 45 – 60 yaş grubu popüler yazarlar epey fit ve kendilerine iyi bakıyor gibi gözüküyorlar. Yaratıyoruz, acı çekiyoruz, alkolle avunuyoruz zamanları geçmiş gibi. Belki de algıda seçicilik. Bu trendin meslekten bağımsız olduğununu da söyleyebiliriz tabii. Belki hatırlarsınız bir yazımda ben kalan yaz mevsimlerimi hileli bir biçimde hesaplarken Mahir Ünsal Eriş’in… Continue reading
-
Çizik
21.04.2024, 06:26, Berlin Dün övüle övüle bitirilemeyen Baby Reindeer’ı izledim. Neden bu kadar övüldüğünü şimdi anlayacağım derken bir baktım dizi bitmiş. Neyse ki bölümler kısaydı. Gerçek bir olaydan uyarlanmış dizinin sapık konusu dışındaki kısmının ne kadarı kurgu bilmiyorum. Bana bölüm geçmek için tüm tuşlara aynı anda basılmış gibi geldi. Karakterimiz ilk sahnede polise gelip anlatmaya… Continue reading
-
Yürüyorum
20.04.2024, 06:27, Berlin ‘Bir çocuğun yeteneğini nasıl fark edersin?’ sorusu bende başka bir şeyi tetikledi. Bir çocuğun yeteneğini fark etmenin o kadar kolay olduğunu, en azından çevrelerimizin böyle uzmanlarla dolu olduğunu düşünmüyorum. Üç – dört yaşlarında kendini belli eden o özel çoçuklardan biri değilseniz elbette. Çocuk yaptığı şeyleri yetenekli olduğu için değil, hoşuna gittiği için… Continue reading
-
İçimizde bir dev aynası
19.04.2024, 06:33, Berlin Dün bir iş yemeği dönüşü kuvvetli bir iletişim becerisi olduğuna inandığım arkadaşım sosyal anksiyetesi olduğunu; ben kendimi toplantının sessiz, nemrut insanı sanırken insanların yanında ne kadar rahat ve eğlenceli olduğumu söyledi ve sırrımı sordu. Kendimiz ve başkaları hakkındaki ön yargılarımızın, varsayımlarımızın ne kadar da hatalı olduğunu göstermek isteyen bir senaryo tasarlasak bu… Continue reading
-
Nemli hayaller
18.04.2024, 06:31, Berlin Bahar yeşillenmenin dışında, yeşillenmeyen biz diğerleri için gölgelenmek de demek. Yaprakların en genç ve en korumacı dönemleri. Bizi kendini daha çok gösteren güneşten kıskanıp himayelerine almaları. Gölgeli yollarda yürümeyi, gölgeliklerde durmayı severim. Bir öykümde gölgeyi kötücül bir metafor olarak kullansam da, güneşin yakıcılığından ve yaşlandırıcılığından gölgelere sığınırım. Yazın yorulacak yapraklar, sonbaharda göçecekler,… Continue reading
-
Bal kabaklığını anlamak ve kabullenmek
16.04.2024, 06:40, Berlin Blog prensesliğinden bal kabağına dönüştüğüm bir tatilin daha sonuna geldim. Tatil boyu Berlin’deki düzenime aşerdim. Buranın iki kişilik sakinliğine öyle alışmışım ki. Her camdan yeşil görmek, karşıdan karşıya kolaylıkla geçebilmek, beni bekleyen defterlerim ve kitaplarım… Özlemişim. Bu tatilde kendimle baş başa kalamadığımdan heybemde biriktirdiğim konular yok. Bu yazının bir konusu olacak mı… Continue reading
-
Burunsuz
12.04.2024, 07:37, İstanbul Çocukluğum deniz kenarında vişneli dondurma yerken geldi. Seneler olmuş. Aynı tat. Aynı deniz. Farklı yakalar. Çocukluğumun İstanbul’u ben içinde yaşamazken okul tatillerinde ziyaret edilen ve küçük şehirde yapılamayan şeylerin yapılabildiği büyülü bir şehirdi. Marmara Denizi’ni beş saatte ikiye ayıran eski vapur limana yanaşırken tahta kapısı aralanır ve şehrin ilk ışıklarını o aralıktan… Continue reading
-
Hasat
11.04.2024, 07:41, İstanbul Yazma ve okuma anlamında verimli bir dönem geçirmiyorum. Pek de hayıflanmıyorum. Türkan Şoray kurallarımı bıraktım. Sayılı gün ne de olsa. Aslında yazmaya pekâlâ vakit ayırabilirim. Vakit ayıramadığım şey kendi kendime kalmak ve düşünmek. Bunlar olmayınca yazma da olmuyor bende. Ruhumda yazacak malzeme hasatını yapamıyorum. İstanbul’da insanın kendisi ile baş başa kalması zor.… Continue reading
-
Yakınlık
07.04.2024, 08:14, İstanbul Şehir kalabalığını değil ama ev kalabalığını özlemişim. Koltuklara sığılamadığından çekilen sandalyeler, eş zamanlı yürüyen sohbetlerin odaya yayılan uğultusu, ayaküstü tencerelerden aşırılanlar, gelenin bulaşığa girişecek kadar yakın olması örneğin. Özetle geniş aile. Teyzemlerle, halamlarla, kuzenlerimle aramız hep iyidir. Kimseyle bir tapu, bir tarla kavgamız yoktur mesela. Akrabadan hoşlanmayan insanları pek anlamam o yüzden.… Continue reading