Günlük

  • Yürüyorum

    20.04.2024, 06:27, Berlin ‘Bir çocuğun yeteneğini nasıl fark edersin?’ sorusu bende başka bir şeyi tetikledi. Bir çocuğun yeteneğini fark etmenin o kadar kolay olduğunu, en azından çevrelerimizin böyle uzmanlarla dolu olduğunu düşünmüyorum. Üç – dört yaşlarında kendini belli eden o özel çoçuklardan biri değilseniz elbette. Çocuk yaptığı şeyleri yetenekli olduğu için değil, hoşuna gittiği için… Continue reading

  • İçimizde bir dev aynası

    19.04.2024, 06:33, Berlin Dün bir iş yemeği dönüşü kuvvetli bir iletişim becerisi olduğuna inandığım arkadaşım sosyal anksiyetesi olduğunu; ben kendimi toplantının sessiz, nemrut insanı sanırken insanların yanında ne kadar rahat ve eğlenceli olduğumu söyledi ve sırrımı sordu. Kendimiz ve başkaları hakkındaki ön yargılarımızın, varsayımlarımızın ne kadar da hatalı olduğunu göstermek isteyen bir senaryo tasarlasak bu… Continue reading

  • Nemli hayaller

    18.04.2024, 06:31, Berlin Bahar yeşillenmenin dışında, yeşillenmeyen biz diğerleri için gölgelenmek de demek. Yaprakların  en genç ve en korumacı dönemleri. Bizi kendini daha çok gösteren güneşten kıskanıp himayelerine almaları. Gölgeli yollarda yürümeyi, gölgeliklerde durmayı severim. Bir öykümde gölgeyi kötücül bir metafor olarak kullansam da, güneşin yakıcılığından ve yaşlandırıcılığından gölgelere sığınırım. Yazın yorulacak yapraklar, sonbaharda göçecekler,… Continue reading

  • Bal kabaklığını anlamak ve kabullenmek

    16.04.2024, 06:40, Berlin Blog prensesliğinden bal kabağına dönüştüğüm bir tatilin daha sonuna geldim. Tatil boyu Berlin’deki düzenime aşerdim. Buranın iki kişilik sakinliğine öyle alışmışım ki. Her camdan yeşil görmek, karşıdan karşıya kolaylıkla geçebilmek, beni bekleyen defterlerim ve kitaplarım… Özlemişim. Bu tatilde kendimle baş başa kalamadığımdan heybemde biriktirdiğim konular yok. Bu yazının bir konusu olacak mı… Continue reading

  • Burunsuz

    12.04.2024, 07:37, İstanbul Çocukluğum deniz kenarında vişneli dondurma yerken geldi. Seneler olmuş. Aynı tat. Aynı deniz. Farklı yakalar. Çocukluğumun İstanbul’u ben içinde yaşamazken okul tatillerinde ziyaret edilen ve küçük şehirde yapılamayan şeylerin yapılabildiği büyülü bir şehirdi. Marmara Denizi’ni beş saatte ikiye ayıran eski vapur limana yanaşırken tahta kapısı aralanır ve şehrin ilk ışıklarını o aralıktan… Continue reading

  • Hasat

    11.04.2024, 07:41, İstanbul Yazma ve okuma anlamında verimli bir dönem geçirmiyorum. Pek de hayıflanmıyorum. Türkan Şoray kurallarımı bıraktım. Sayılı gün ne de olsa. Aslında yazmaya pekâlâ vakit ayırabilirim. Vakit ayıramadığım şey kendi kendime kalmak ve düşünmek. Bunlar olmayınca yazma da olmuyor bende. Ruhumda yazacak malzeme hasatını yapamıyorum. İstanbul’da insanın kendisi ile baş başa kalması zor.… Continue reading

  • Yakınlık

    07.04.2024, 08:14, İstanbul Şehir kalabalığını değil ama ev kalabalığını özlemişim. Koltuklara sığılamadığından çekilen sandalyeler, eş zamanlı yürüyen sohbetlerin odaya yayılan uğultusu, ayaküstü tencerelerden aşırılanlar, gelenin bulaşığa girişecek kadar yakın olması örneğin. Özetle geniş aile. Teyzemlerle, halamlarla, kuzenlerimle aramız hep iyidir. Kimseyle bir tapu, bir tarla kavgamız yoktur mesela. Akrabadan hoşlanmayan insanları pek anlamam o yüzden.… Continue reading

  • Adaptasyon

    06.04.2024, 14:03, İstanbul Alp bebek dünyaya adapte olmaya çalışırken uyuyor, düzeni bozuldu diye homurdanıyor, rahatı bozulunca da ağlıyor. Ben de büyük şehre adapte olmaya çalışıyorum. İstanbul zamanlarımı mahallede geçirmiş biri olarak bulunduğum site bölgesi ayrı bir dünyaymış gibi geliyor. Kocaman yollar, güvenliklerle kuşatılmış yaşam alanları, bina, bina ve daha çok bina… Binaların arasındaki en uzun… Continue reading

  • Uçak

    04.04.2023, 11:07, İstanbul uçağı Yaklaşık bir senedir devam ettiğim terapi sanırım işe yaradı. Bulut bulut gökyüzünü ve uçağın salınımlarını takip etmektense uçarken izleyebilen, okuyabilen, yazabilen o cool insanlardan oldum. Uçak korkum son birkaç senedir başıma musallat oldu. Belirsizlikle baş edememek, korkmaktan korkmak, kontrolü bırakamamak adına ne dersek diyelim. Bunlar üzerimize geçirdiğimiz birer kabuk. İnsanın her… Continue reading

  • İpin üzerinde

    02.04.2024, 06:30, Berlin Masal diyarları gezimiz bitti. Bal kabağına dönüştük ve eve döndük. Epeydir evdeydik, özlemişiz gezmeyi. Bir tek Sezer’le gezmeyi severim. Grup gezileri pek bana göre değildir. Sokaklar yürünmeli, müzeler görülmeli 🙂 4 gün boyunca her gün 18000 adım atmışız. Yataktan kalktığımız an ayak zonklamalarımız başlıyordu. Otuzların başlarında gezerken günde 22000 – 24000 adımları… Continue reading