Günlük
-
İşgüzar zihin
28.10.2024, 06:17, Berlin Seneler öncesinden izlemediğim bir filmle ilgili bir yazı okurken (neden inanın bilmiyorum) kendimi yine alakasız bir görev üstlenirken buldum. Filmde ortalama zekâlı bir asker üzerinde deneyler yapılırken uykuya yatırılıyor ve unutuluyor. 500 sene sonra uyandırıldığında toplum o kadar aptallaşmıştır ki hiçbir şey yapmasına gerek olmadan dünyanın en zeki insanıdır ve çoğu şeyi… Continue reading
-
Gönderilmeyen mesaj
26.10.2024, 06:12, Berlin Seneler önce sosyal medyayı bırakma sebebim radikalleşmekten, sahtelikten, ‘beni görün’ arzusundan kurtulmak içindi. Tüm hesaplarımı kapatmış ve WhatsApp’ı da silmiştim. Sonrasında gelen o özgürlük, bağımsızlık ve kendine yetebilme duygusunu hayatım boyunca bir daha hissedebileceğimi düşünmüyorum. Uçlarda yaşamayı sevdiğimden neredeyse cep telefonu kullanmayı tamamen bırakıyordum, iki üç hafta telefonsuz yaşadım ama çevremdekiler daha… Continue reading
-
Çalınmayan kapılar
25.10.2024, 06:11, Berlin Hulki Aktunç’un günlüklerini okuyorum. Yaşamına, okuduklarına ve Türkiye’ye gündemine ilişkin notlar var. Yazar günlükleri muazzam bir araç hem yazarı hem de o günü anlamak için. Benim günlüklerimeyse gündemi bilinçli olarak sokmamaya çalışıyorum. Sanki bu satırlara girdiğinde daha da yayılacakmış gibi geliyor kötülük. Günler karanlık. Her yere sızıyor. Her şey manasız geliyor. Geçen… Continue reading
-
Altın Ekim
23.10.2024, 06:05, Berlin Güneş benden iki saat sonra uyanıyor. Tatillerde mutlaka güneşin doğuşunu izlerim ama evde ancak denk gelirse. Geçen hafta gökyüzünü çok tatlı bir pembelik kapladı güneş doğmadan. Hoşuma gitti ama kafamı indirip kitaplarıma gömüldüm. Sonra yavaşlamak istediğim aklıma geldi. O ânın tadını çıkarmalıydım. Bıraktım kitapları, pencerenin önüne dikildim. Yazdan kalan sineklikler rahatsız etti.… Continue reading
-
Kişisel gelişiyoruz
20.10.2024, 06:09, Berlin Elle yapılan ve ekran içermeyen aktiviteler kovaladığımdan bahsetmiştim. Numaralandırılmış boyama tablolardan aldım. Boyama kadar beynimi susturan bir aktivite olamaz. Mandala boyamayı da çok severim. Süreç başlı başına bir kişisel gelişim imkânı oldu benim için. Alışveriş yapmaktan hiç hoşlanmam çünkü asla şıklar arasında karar veremem. Tüm seçenekleri taramam gerekir ancak öyle kendimi iyi… Continue reading
-
Daha iyisi mümkün
19.10.2024, 06:34, Berlin Günlerdir yazmamışım. İç ve dış bazı mutsuzluklar… Son yazımın konusu yaklaşmakta olan imza günümün hazırlıklarıydı. Aynı gün içinde iptal olduğunu öğrendim. Aldığımız izinler, değiştiremeyeceğimiz biletler cabası. Gündem dersen eskiden kaçmak daha kolaydı, artık kaçacak bir yer kalmadı. Bu gibi durumlarda bazıları dünya içine çökerek yok olsun geride hiçbir şey kalmasın istiyor. Bazısı… Continue reading
-
Canım tuhaflıklarım
15.10.2024, 06:12, Berlin Bazen kendime kızsam da bazı tuhaflıklarım beni eğlendiriyor. Yakınlarda yer aldığım kolektif kitabın imza günü olacak. Bir insan imza gününe nasıl hazırlanır? Kıyafet seçer herhâlde. Evet, o da denklemimizin bir bilinmeyeni henüz, çalışmalarım devam ediyor. Ancak beni daha çok geren durum atılacak imza. Ne yazmalı? Nasıl yazmalı? Hangi kalemi kullanmalı? Dün kullanmak… Continue reading
-
Nazar boncuğu
14.10.2024, 06:13, Berlin Nazar boncuğuna hayatımın büyük döneminde çok mesafeliydim. Enerjisel ve spiritüel şeylere asla inanmazdım. Nazar boncuğu birkaç sene önce hayatıma girdi. Girdiği döneme bakınca artık işimin oturduğu, yeni eve taşınıp dilediğimizce kurduğumuz ve evimize bayıldığımız dönem. Sezer istedi eve de astık bir tane. Ben de yine aynı dönemde takılarımda nazar boncuğu kullanmaya başladım.… Continue reading
-
Ölmeme Günü
12.10.2024, 06:33, Berlin İkinci Yeniciler’in icat ettiği Ölmeme Günü’nü dün duydum. Her sene 26 Mart’ta buluşup ölmemeyi kutlamışlar. Ta ki Turgut Uyar göçene dek. Masada kimler kimler… Ölmemeyi kutlayanlardan hiçbiri ölmemiş, ölümsüzlüğü de icat etmişler. Ölüme karşı bile örgütlü mücadele. Continue reading
-
Dikkat yavaş vasıta!
11.10.2024, 06:01, Berlin Yemek yapmayı üniversite dönemimde öğrendim. Elim epey hızlı ve lezzetlidir. O zamanlardan beri sofralar kurmaya bayılırım. Almanya’ya geldikten sonra ise epey geliştirdim kendimi. Sarmalar, lahmacunlar, börekler… Biri bize gelecekse en az on beş çeşit yemek oluyordu sofrada. Asıl uzmanlığım meze, zeytinyağlı ve kahvaltı. İnsanlar gelsin ve misafir ağırlamada bir marka olayım istiyordum.… Continue reading