Kitaplık

Bu bölümde yer alan yazılar kitap incelemesi değildir. Kitapların bende bıraktığı duygu ve düşüncelerdir.

  • Kent Hikâyeleri – Çehov

    Senelerdir kitaplığımdan bana manidar bakışlar yollayan, parça pinçik okuduğum Çehov setinin ilk kitabını baştan sona okumuş olmanın gururu içerisindeyim. Biraz modern öykü okuyup yine sana döneceğim Çehovcuğum. Sözüm olsun. Çehov denince aklıma gözlem gücü, kıvraklık ve üretkenlik geliyor. Kitaptaki öyküler zamanın ruhunu ve dönemin kentli Rus toplumunu filtresiz biçimde yansıtıyor. Continue reading

  • Deli Kadın Hikâyeleri – Mine Söğüt

    Kitabın diline bayıldım. Çok karanlık, bir daha elim gitmez, okuyamam. Ancak içerisindeki bazı tespitler öylesine şahane ki neredeyse her gün onları anımsıyorum. Ölünce içimizdeki şarkılara ne olacak mesela? Continue reading

  • Kırmızı Zaman – Mine Söğüt

    Yazar, bir söyleşisince her kitabında dilini değiştirdiğinden söz etmişti. Duyunca bunun o kadar üretken bir yazar için imkansız olduğunu düşündüm. Ancak okuduğum iki kitabında da beni bambaşka bir dil karşıladı. İnsan hikâyelerini muazzam bir şekilde efsane ve masallarla örülmüş. Tekil hikâyeler ustaca harmanlanmış. Yazar, aynı söyleşide fantastik yazamadığından da bahsetti ama bence okuduğum iki kitabında… Continue reading

  • Dip Akıntıları – Kirsty Bell

    Bu kitabı takip ettiğim kitap yorumcularında görmüş ve hakkında hiçbir şey okumadan listeme eklemiştim. Adından mütevellit aile travmaları konu alan bir kurgu olduğunu düşünmüştüm. Kitabı elime aldığımda çok şaşırdım. Travma kısmı doğruydu ancak anlatılanlar bir coğrafyanın gerçek acılarıydı. Üstelik de bu coğrafya fazlasıyla içli dışlı olduğum Berlin. Bir su sızıntısının yazarı dolayısıyla bizi çıkardığı kovalamaca… Continue reading

  • Terra Alta – Javier Cercas

    Bir üçlemenin ilk kitabı. Üçlemenin diğer kitaplarını okur muyum emin değilim. Edebiyatın kitabın ana karakterlerinden biri olması, kitabın Sefiller’le pürüzsüzce harmanlanması, yaşanan coğrafyanın kuşaklar boyu birey üzerindeki etkilerini göstermesi açısından çok çok başarılıydı. Bazı tespitler şahaneydi. Bu sanırım yeni bir tür denemesi. Bir polisiye gibi görünmesine rağmen çözülecek olay çok geri planda. Zaten kitabın başında… Continue reading

  • Yarın Yarın – Pınar Kür

    Bazı kitaplara yazıldıkları dönemin gözünden bakarsak daha da etkileyici oluyorlar, bu da o kitaplardan biri. Epey uzun olmasına rağmen sürükleyici. 12 Mart’ı başka bir perspektiften göstermesi açısından farklı. Keşke anlatıcı karakter ile okuyucunun arasına bu denli girmeseymiş. Tanrı anlatıcı olsa da karakterin bakış açısında daha çok kalsaymışız. Continue reading

  • Kapak Kızı – Ayfer Tunç

    Üçlemeye sonran başlayıp Osman’ı okumuştum. Şebnem’in hikâyesini çok merak ettim ve başa döndüm. Ancak bu kitapta Şebnem bir figüran sadece. Bir tren yolculuğunda gerçekleşen onca tesadüf bünyeme fazla geldi. Continue reading

  • Ağaçlar – Hermann Hesse

    Huzurun kitabı. Verdiği keyif asla eksilmeyecek bir kitap. İlaç niyetine, ferahlamak için her sene bir doz alınmalı. Continue reading

  • Beni Gözünüzde Büyütmeyin! – Gülse Birsel

    Gülse Birsel’i o kadar severim ki, gözümde sayısız boş kitap çıkarma hakkı vardır. Hepsini de alır okurum. Bir iki saatte bitirilebilecek kafa dağıtan bir kitap. Eğlendirme kısmına gelirsek… Sanırım ben kitabı okumadan o kadar çok röportaj izledim ki kitapta neredeyse bilmediğim bölüm kalmamış. Haliyle keyfi kitaptan değil, izlediğim röportajlardan almış oldum. Continue reading

  • Yolların Başlangıcı – Amin Maalouf

    Bu zamana dek okuduğum tüm Maalouf kitaplarının kolayca içine girebilmiş, sayfaları karakterlerle beraber kovalamışımdır. Ancak yazarın kendi soyağacı üzerinden bizi çıkardığı bu yolculukta çok ama çok sıkıldım. Bu kütük kovalamacası, mektup bulmacası hiç tat vermedi. Hikâye, Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, Atatürk ve Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla kesişmesine rağmen asla beni içine alamadı. Continue reading