Öyküler

  • Kırmızı başlıklı kız – I

    13.08.2024, 07:24, Berlin Yine geç geldi. Leş gibi de kokuyor. Sızdı kaldı neyse ki. Ne zaman yüzüm gülecek benim? Nasıl kurtulacağım bu heriften? Allah’ım bana bir yol göster. Beni bıraktı artık anneannemi hırpalamaya başladı. Kaç yaşında kadın elinde kalıverecek diye ödüm kopuyor. Bana dediler ama. Büyük sözü dinlemezsen böyle olur işte. Çöreklendi eve. Çalışan ben,… Continue reading

  • Yeşim taşı

    “Hellooo! Welcome, welcome! Very good prices. Come look, no problem!” ”Yabancı değilim efendim.” ”Apo! Beybaba bizden çıktı iyi mi? Buyur beybaba halılarımız çeşit çeşit.” ”Teşekkür ederim. İyi günler.” Buralara geldi mi oldu olası yabancı sanırlar. Büyük babaanne Rümeysa Hanım, kızıl saçlıymış. Pek talibi olmamış. En son yüklü bir çeyiz ile yaşı geçkin, şehrin Tapu Kadastro… Continue reading

  • Gamze

    30.07.2024, 07:03, Berlin … “Geçebilir miyim?” “Pardon, tabii. Buyurun.” Kadının önünde dikiliyorum mal gibi. Uyum sağlayamıyorsun kızım. Ne yaparsan yap. Olmuyor işte. Alnımda Orospu Şerife’yle, Pezevenk Rahmi’nin kızıdır mı yazıyor sanki? Yazıyor tabii, yazmaz olur mu? Şu üzerimdeki takıma bir maaşımı verdim, dikişleri batıyor. İçimdeki Şerifeler, Rahmiler sıkışıyor. Okuyunca geçer sandım. Evin uğultusu, İskandinav’a yapışan… Continue reading

  • Yurdagül

    29.07.2024, 07:27, Berlin Ah Yurdagül! Salak Yurdagül! Kaçtı di mi? Paraları aldı tüydü. Ulan gerzek karı, ne diye paraları verirsin. Önce pasaportları göreyim de. Yola çıkalım veririm de. Herkesi kendin gibi saf mı sandın? İki güzel söze. Ne bok yiyeceğim şimdi? Büyük Hanım polise vermiş midir? Vermez olur mu? Af dilesem? Yediğim ekmeğin hesabını yapan… Continue reading

  • Eski defterler

    24.07.2024, 06:49, Berlin … “Ne işin var senin burasıyla? Gece gece?” Ali “Anlatsam inanmazsın,” derken çoktan yola koyulmuştu. Nazmi hızlı adımlarla onu takip etti. Beraber sarmaşıklardan görünmez olmuş paslı bahçe kapısını araladılar. Bel hizalarına gelen yabani otların arasına daldıklarında Nazmi “Sen anlat bakalım, inanıp inanmamak bana kalmış. Belki manyağın tekisin. Neden dalayım ki seninle bu… Continue reading

  • Eksantrik kayışı III

    09.07.2024, 06:27, Berlin Hızlıca eşyasını toparladı, arabadan indi. Teşekkür etmek için arkasını dönmüştü ki, araba hareket etti. Sinirle içeri daldı. Ortalama bir resepsiyonla tek ortak noktası üzerinde bir zil olan bankonun önünde beklemeye başladı. Gelen giden olmayınca ortalıktaki broşürlerde yazan numarayı aradı. Yanı başındaki telefon çaldı, kimse telefonu açmaya gelmedi. Göleti gören kavuniçi koltuklara oturdu.… Continue reading

  • Eksantrik kayışı II

    08.07.2024, 06:47, Berlin “Neden triger demiyorsun kardeşim o zaman? Çorap morap iş görmez mi?” “Hemen senli benli olduk bakıyorum da. Siz demenizi tercih ederim. Ayrıca kelime seçimlerimden dolayı hesap mı vereceğim? Sizin ne kadar yolunuz var?” Çattık diye düşünerek cevapladı. “Üç saatim daha var. Ertesi gün de altı saat dönüş.” “Öncelikle ben kadın çorabı kullanmıyorum.… Continue reading

  • Eksantrik kayışı I

    07.07.2024 Dinlenme tesisinden çıkalı henüz yarım saat olmadan yaşlı Skoda’nın tüm ışıkları yanıp sönmeye başladı. Bakımını aksattığı için kendine, onu yarı yolda bıraktığı için de babasından miras arabaya söverek kenara çekti. Müşteri toplantısı ertesi gündü, en azından erken yola çıkmıştı. Geç kalmayı sevmezdi. Disiplini de arabası gibi baba mirasıydı. Yolda olmasının sebebi orta ölçekli soğutma… Continue reading

  • Bir ekinoks hikâyesi

    01.07.2024, 06:39, Berlin Yaşlı adam kapının vurulmasıyla uyandı. Birkaç gündür uyku düzeni epeyce bozuktu. Vuruşların şiddeti onu huzursuz ettiğinden önce kulübenin yatağa yakın bölümünde asılı tüfeğine yöneldi, sonra perdeyi belli belirsiz açarak gelini kestirmeye çalıştı. Tüfeğini bıraktı ve kapıyı açtı. “Buyur.” Kapıyı çalan adamın karın bölgesinden süzülüp pantolonunu bordaya boyamış kanı sonradan fark edince irkildi. … Continue reading

  • Ayakkabı

    16.06.2024, 07:25, Berlin …Ağaçların yeşerdiği, senin en sevdiğin mevsimdeyiz. Tam Adalar zamanı. Denize çıkan yokuşlarda sevdiğimiz ağaçları, kuşları, şairleri kovalamalıydık. Ancak bizim payımıza tahlil, hastane, doktor kovalamak düştü. Endişeli geceler arttıkça ne olursa olsun bilmek istedik. Fakat bilince azalmadı ki endişeler. Toyduk, sen yakışıklı kaldın, ben büyüdüm. Yerde tek tük kuru yapraklar var. Diğerleri canlı… Continue reading