22.09.2023, 07:23, Berlin
Aklımda sürekli dolanan konulardan biri de geç mi kaldım korkusu. Okumaya, yazmaya, sevmeye, yaşamaya, koşmaya, keman çalmaya, kano yapmaya, sushi öğrenmeye, yeni arkadaşlar edinmeye, yeni bir dil öğrenmeye… Bu korku çoğumuzda var sanırım. Gün içinde bu cevabı kaç kez unutacağım emin değilim ama burada kayıtlara geçsin: geç kalmadık! Hiçbir zaman geç değil. Yollar bitiyor mu bilmiyorum ama yola çıkmak güzel. Yol güzel. Dün Bettina Aptheker’i dinlerken beynimin nasıl bir manipülatör olduğuna şahit oldum. Bettina New York’un entelektüel çevresinde yetişiyor. O feminizm ve sosyal adalet anlatırken çocukluğunu ve ilk gençliğini düşündüm. Benim gazoz kapağı topladığım yaşlarda Bettina kim bilir neler okuyordur, hayata karşı ne sorgulamalar yapıyordur dedim. Yine bir geç kalmışlık duygusu büyüdü içimde. Yetersizlik duygusunu da çekeleyip yanında getirdi. Sonra Bettina ilk çocuğunu büyütürken hiç feminizm bilinci olmadığından, bakımı kocasıyla paylaşmak yerine her şeyi kendi yaptığından bahsetti. Kulaklarıma inanamadım. İlham aldığımız, başaralı bulduğumuz insanlara bakarken doğduklarında kundaklarına bazı yetenekler ekleniyor, dünyaya merhaba dediklerinin ertesi günü kendilerini o alanda geliştirmeye başlıyorlar, hepsi birer dahi çocuk oluyor sanıyoruz. Öyle olanlar muhakkak var ama bence odaklanmamız gereken kısım hepsinin öyle olmadığı. O yüzden bugün daha bir gönül rahatlığıyla söylüyorum kendime: hiç de geç kalmadım!
Leave a Reply