Çevrim dışı insan

Stresin tüm hastalıkların kaynağı olduğunu bilsek de vücudumuzdaki anlık etkilerini gözlemlemek yine de insanı hazırlıksız yakalıyor. Atalarımız ağaç dalından düşmenin, bir yırtıcıya yem olmanın haklı streslerini yaşarken bizleri gördüğümüz bir mesaj bile strese sokabiliyor. Somut tehditlerin yerini soyut ve sembolik tehditler aldı. Artık kocaman bir aslan yok, yüzlerce minik aslan var. Atalarımızın tehditleri ani ve elle tutulurdu, bizimkiler sürekli ve belirsiz. Fiziksel olarak kendimizi güvene aldıkça psikolojik olarak kırılganlaştık.

Doktor “Stresi hayatından çıkaracaksın,” deyince zaten sessiz olan hayatımı daha da sessizleştirme kararı aldım. Ve ortam daha da sessizleştiğinde benim hayatımın bile aslında ne kadar gürültülü olduğunu fark ettim. Yapılacaklar, mesajlar, toplantılar, aramalar, etkileşimler ve bunların arasına karışıp üzerimize yağan beyanlar ve ahkâmlar… Gündemi az takip ederdim artık hiç etmiyorum. Dünya bilsen de bilmesen de aynı dünya. Hayatım boyunca coolluğumuza zeval gelmesin diye uğraşan insanlar olarak onay mekanizmaları karşısındaki acizliğimiz dayanılır gibi değil. Ama sadece uzaktan bakınca.

Geçmişi de düşündüm. Hayatım boyunca belirli dönemler haricinde sessiz bir hayat yaşadım. En gürültülü anlarda bile kalabalıklardan kaçıp sessizliğe sığındım. Sınırlarım her zaman çok belliydi. Çevrim dışı yaşamda sınırları korumak çok kolay ama çevrim içinde bir sınır yok. Normal hayatta köşe bucak kaçacağım insanların fikirlerinin ve paylaşımlarının benim için ne anlamı var? Neden sürekli paylaşma ve gösterme ihtiyacı hissediyoruz? Benim o an ne yaptığım başkasını neden ilgilendirsin? Yolda yürürken birini durdurup “Ben az önce şurada şunu yedim, şimdi burada bunu yapmaya gidiyorum,” diyebiliyor muyuz?

Artık ilgimi çeken söyleşilere ya da atölyelere bile katılamıyorum. İnsanlara tahammülüm kalmadı. Çünkü her etkinlikte konunun uzmanını, dinlemek için para ve zaman ayırdığınız insanı saf dışı bırakıp sazı eline alıp kendi çalıp söyleyen insanlar var. Maalesef mütevazı insanların da hâkimiyeti sağlama ve haddini bildirme işlevleri olmadığından, olsa da kullanmaya tenezzül etmediklerinden etrafımız bu çekilmez insanlar tarafından kuşatılmış durumda. Hâl böyle olunca da benim yapımdaki bir insanın arada durma şansı yok, tamamen kabuğuna çekilmesi lazım. Neyse ki hâlâ sohbetlere ve eğitimlere etkileşimsiz olarak ulaşabileceğimiz alanlar var.

Okuyorum, yazıyorum. Fikirleriyle ve yaptıklarıyla gerçekten ilgilendiğim insanlarla iletişim hâlindeyim. Benim fikirlerimle ve yaptıklarımla ilgilenen insanları da blogumda ağırlıyorum ya da bültenimle selam veriyorum.

Herkesin bir şey söylediği bir dünyada, sessizlik artık bir direniş biçimi. Benim için huzur, hiçbir bildirimin düşmediği, kimsenin onayını aramadığım o küçük anlarda saklı. Stresi hayatımdan tamamen çıkaramam; ama başkalarının stresini yüklenmeden, kendi ritmimi koruyabilirim. Bu çağda görünmez olmayı göze almak kolay değil, ama bir o kadar kıymetli.