Coetzee ve Ishiguro

06.01.2025, 06:31, Berlin

İnsan hiç tutarlı bir varlık değil. Özellikle de ‘ben’ türü. Duygularım ve düşüncelerim öyle çabuk değişiyor ki. Şu günlük yazılarını art arda okusak neler çıkar acaba? Geçtiğimiz zamanlarda okuyup çok da etkilenmediğim yazarlar olmuştu: Coetzee ve Ishiguro. Kitaplarının konularını ve barındırdıkları felsefi tartışmaları çok ilginç bulmakla beraber kitapların geçtiği evrenlere ilişkin okura pek detay vermemelerini kendimce ve hadsizce ‘kolaycılık’ olarak tanımlamıştım. Yazdığım öykülerin ve yazmak istediklerimin değiştiğinden bahsetmiştim. Geçenlerde yazdığım bir öykü distopya ya da bilim kurgu olarak değerlendirildi ve benzer yorumlar aldım. Daha çok açıklamalı ve o dünyanın ve kurumların gerçek olduğuna okuru ikna etmeliydim. Ancak ben bir distopya ya da bilim kurgu yazmak istemedim. Günümüz insanının biricik hayatında mutlu olma isteği ve insan olmanın mahcubiyeti arasındaki çatışmayı yansıtan bir soyutlamaydı yazdıklarım. Dolayısı ile çok ayakları yere basan bir dünya yaratmak istemedim hatta absürtlüğü çatışmaya hizmet etsin istedim. Bunları düşünürken Coetzee ve Ishiguro’yu hatırladım birden. Okur olarak hep daha fazlasını talep edebiliriz yazardan ama yazar ne kadarını yazmak isterse o kadarını yazar. Bu büyük bir yazarsa onu kolaycılıkla suçlamaksa okurun kolaycılığı olur. Kendimi Coetzee ve Ishiguro ile bir tutmuyorum. Ancak hissiyatım onları daha iyi anlamama yardımcı oldu. Yazar olarak kendimizi geliştirirken okur olarak daha fazla gelişiyoruz. Yazmanın en sevdiğim özelliği bu.



4 responses to “Coetzee ve Ishiguro”

  1. Bizim de o hikayeyi okuma şansımız var mı acaba 🤔😘

    1. Okudun bile 🙂 Duyarsızlaştırma Merkezi isimli öykümden bahsettim, hani şu yazdığım en karanlık şey olan 🙂

  2. Coetzee en sevdigim yazarlardan biri. Soylemisimdir.

    1. Bilmiyordum. Üzerlerine konuşmamız lazım öyleyse. Sorularım oluyor 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *