11.10.2024, 06:01, Berlin
Yemek yapmayı üniversite dönemimde öğrendim. Elim epey hızlı ve lezzetlidir. O zamanlardan beri sofralar kurmaya bayılırım. Almanya’ya geldikten sonra ise epey geliştirdim kendimi. Sarmalar, lahmacunlar, börekler… Biri bize gelecekse en az on beş çeşit yemek oluyordu sofrada. Asıl uzmanlığım meze, zeytinyağlı ve kahvaltı. İnsanlar gelsin ve misafir ağırlamada bir marka olayım istiyordum. Oldum da. Bu sağlıklı bir durum değilmiş tabii, insanların gözündeki imajıma yatırımmış bunu terapi dönemimde anladım. Terapiden sonra evime rahat edemeyeceğim insanı çağırmıyorum, gelenler için de kendimi parçalamıyorum. Benim parçalamıyor hâlim tabii hâlâ ortalamanın üzeri belki giderek o da azalır. Terapiden sonra yani ben kendimi temizlik ve yemek için eve kapadığımı idrak edince hayatı kaçırdım hissiyatı geldi. Yemek yapmaktan epey uzaklaştım, genelde de sağlıklı yemeye çalışıyoruz. Zaten hızlıyımdır bir de hemen bitsin de kendi hayatıma döneyim telaşıyla neredeyse koşarak yemek yapıyordum. Birkaç gündür yemek yaparken yavaşladım. Filmlerde bir şarap ve müzik açarlar, ben podcast açıyorum genelde. Koşmadan hareket ediyorum. Elde bulaşık yıkamaktan nefret ederdim. Her şeyi makineye koyardım, konulmaması gerekenleri de. Ne cihazlar, kap kacak telef oldu bu şekilde. En kötü Sezer’e bırakırdım. İki gündür büyük parçaları da elimde kendim yıkıyorum. Sakinleştiriyor beni ki aslında ev işi yaparken epey agresifleşirim. Elle yapılan beni ekranlardan ve günlük hayattan uzaklaştıracak başka hobilere de başlamak istiyorum. Bir süredir bahsettiğim sadeleşme ve yavaşlama dönemi yükleniyor sanki.
Leave a Reply