Disclaimer

17.11.2024, 06:14, Berlin

Film izlemeyi pek sevmezdim artık diziyi de epey azalttım. Okumak hep daha cazip geliyor izlemekten. Arada izlediğim diziler oluyor ve bunlar genelde bende yazma isteği uyandırıyor. Yakın zamanda izlediğim Disclaimer böyle bir mini dizi.

UYARI: YAZININ DEVAMI SPOILER İÇERİR!

Dizi bugüne farklı bir tarzda çekilmiş. Neredeyse her karakterde çekim biçimi değişiyor. Bazı karakterlerin yaptıklarına belgesel izlermiş gibi tanık oluyoruz. Ya da kamera oynuyor sanki bitkinin arkasından biz gözetliyoruz karakteri. Bir de benim bayıldığım bir dış ses var bize olayları anlatan. O dış sesin çok güzel tespitleri var. Bazı sahneler öyle şiirsel ki. Örneğin yaşlı karı kocanın oğullarının ölümünün ardından kıyafetleriyle el ele denize girdikleri, kadının oğlunun hissettiklerini anlamak için küvete yattığı ve çok iğrenç olsa da adamın ölmüş karısının seneler önce yaptığı reçelleri yerken içinden karısının saçının çıktığı sahne. Her şey çok gerçek ve şiirsel. Arka planda sadece göçmen olması bile tek başına tartışılması gereken bir konu olabilir. Tek hoşlanmadığım son bölümdeki bence gereksiz olan kovalamaca sahnesi ve Stephan’ın aydınlanmasının bu kadar son saniye olmasıydı. Dizinin konusuna uzun uzun girmeyeceğim ama günümüzün linç kültürüne çok güzel bir gönderme. İyi bir izleyici olmadığımdan yazıyı da diziyi incelemek için yazmıyorum. İzlediğimden beri aklımdan çıkmayan bir sahne bana bu yazıyı yazdırıyor. Kötü bir anne olduğu, kocasını aldattığı, baharında bir gencin ölümüne sebep olduğu düşünülen Catherine ve kocası Robert’in son konuşması. Robert utancıyla darmadağındır. Bölümler boyunca erkeklik egosuna zeval geldiğinden karısından kaçmış, onu evden kovmuş ve onsuz bir hayatın girizgâhını yapmıştır. Catherine ise kocasını teselli eder vaziyettedir. Kadın erkek ilişkileri üzerine de mükemmel bir gönderme. Çünkü güçlü olan hep kadındır aslında neler yaşamış olursa olsun.

R: Cath, lütfen beni affet.

C: Affetmem gerektiğini biliyorum ama doğrusu affedemem. Çünkü birinin bana tecavüz etmiş olması fikriyle, bana zevk vermiş olması fikrinden çok daha kolay baş ediyorsun. Bana tecavüz ettiğini duyunca neredeyse rahatladın. Ve ben… Üzgünüm, ben bunu nasıl affedeceğimi bilmiyorum.

Tüm bu konuşma süresince de kocasının kolunu ve sırtını sıvazlıyordur.

Bana kalırsa kadınların cinsel isteklerinin ya da cinsellikten zevk alma haklarının bile toplum tarafından belirleniyor oluşu daha iyi anlatılamazdı. Erkek egemen sistemin kadın cinselliğini nasıl korku, utanç ve suçlulukla ilişkilendirdiğini görüyoruz. Robert tecavüzü neden daha kolay kabulleniyor? Toplumun dayattığı güç dinamikleri bunu gerektiriyor. Aksi durum Robert’in rahatlık alanını ve egosunu tehdit ediyor. İzlediğimden beri bu cümlenin etkisinden kurtulamıyorum. Dün okuduğum kitabında da Erendiz Atasü, Suat Derviş edebiyatını benzer bir yerden inceliyor. Suat Derviş, kadının cinsel varoluşundan ancak bir fahişe hayatı üzerinden söz edebiliyor. Şimdi bile kolay değil bunları yazmak. Dönemi için çok cesur bir hareket. Küçümsemiyorum, büyük saygı duyuyorum. Vurgulamaya çalıştığım kısım yine toplumsal kimliklerimiz ve kodlarımız. Bir kitapla, bir filmle hiçbir şey düzelmeyecek. Ama okudukça, izledikçe, yazdıkça ve konuştukça insanlık, mağarasından bir adım öteye gidebilir belki.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *