Senenin son kitap yazısı. 170’ten fazla kitabı okumak değil ama onlarla ilgili yazmak beni biraz yordu. Kitap yazılarım şekil ve şemail olarak değişti. Kısa özetlerden nispeten daha uzun yazılara evrildi. Her kitap için bu kadar uzun yazmak ister miyim emin değilim. Sadece beni çok etkileyen kitapları yazayım dedim. Ona da içim el vermedi. Notlarımın temiz ve düzenli olarak burada yer alması beni mutlu ediyor. Henüz net bir karara varamadım.
Seneyi edebiyatın temel taşlarından biriyle bitirdim. Berna Moran, Jale Parla, Mina Urgan gibi isimlerin kitaplarını bir ders kitabı gibi defter tutarak okuduğumu biliyorsunuz. Bu kitaplar edebiyat üzerine kafa yoran kimseler için inanılmaz kaynaklar. Çok kıymetliler. Yazardan özel ders alıyormuşçasına özenle okuyorum onları. İnanılmaz besleniyorum.
Jale Parla’nın bu kitabı Cervantes’in Don Kişot’unu merkeze alarak romanın gelişimini inceliyor. Türk edebiyatındaki yansımalarını da ele alıyor. Okur – yazar ilişkisi, kayıp metin arayışı kitabın en önemli izleklerinden biri. Çok öğretici, asla okurunu sıkmayan bir kitaptı.
Leave a Reply