19.01.2024, 07:19, Berlin
Altı haftadır sıkı bir diyetteyim. Başlarda çok daha kolaydı, zaman geçtikçe psikolojik olarak zorlanır oldum. Dün şirket toplantısına katıldım. Ofiste saat dörtte bedava bira verildiğini gören Polonya ofisimizden gelen arkadaşlar şaşıp kaldı, hatta kendi arkadaşlarına göstermek için fotoğraf çekti. Bira içerek çalıştığım Türkiye zamanlarımı anımsadım. Epey rahat bir şirkette, epey çok çalıştığımız için epey özgürdük. Ben zaten birayı zirvede bırakmış bir insanım. O kadar çok içmişim ki kokusuna bile tahammülüm yok artık. Alkolü de en son ne zaman içtiğimi anımsayamayacak kadar azaltmış durumdayım. Sonra beraber yemeğe gittik. Paylaşımlı menü söylenmiş; masalar doldu doldu taştı, kadehler doldu doldu boşaldı. Ben diyetimi bozmadım. Açıkçası misafirlerim varken bile pek bozmayınca dün önüme düşenlere hayır demek çok da zor olmadı. Kalktığımızda saat on bire geliyordu ve benim uyku saatim geçmişti bile. Kalabalıkla ayrıldık. Geceye başka bir mekânda devam edeceklerle kaldım. Aynı metro hattının farklı yönlerine binecektik. Onlarla gitmem için epey ısrar ettiler. Yine geçmişe ışınlandım. Cuma akşamları öğleden sonra içmeye başlayıp mesai bitimine kadar sarhoş olduğumuz o günler geldi aklıma. Komün halinde yaşadığımız. Sadece şikayet ettiğimiz ama bir o kadar da eğlendiğimiz. Biranın akşam yemeği ve bazen kahvaltı olduğu günler. Gülmek, epey gülmek, anlamsızca gülmek, mide yanmaları, baş ağrıları, gecenin köründe yapılan Türk kahveleri… Dün gece alternatif bir gerçeklik daha yaratıldı. Her ikisinde de Berke metroya biniyor ama farklı yönlere. Bu yazının yazılma saati hangi gerçeklikte olduğumuza dair bir ipucu verebilir.
Leave a Reply