26.01.2024, 06:41, Berlin
Edebiyat camiasının intihal konuştuğu şu günlerde tabii ki aklımda esinlenme konusu var. Benim için intihalin ne olduğunu düşünüyorum. Çok gri bir alan. Geçtiğimiz günlerde ödev olarak yazdığım bir öykü de atölyede benzer tartışmalara sebep oldu. Açıkçası bu tartışmaları pek önemsemedim. Marina Abromović’in Rhythm 0 performansını eklektik bir şekilde öyküleştirmiştim. Marina bu blogta da birçok yazıyo ilham olmuş benim için yeri ayrı bir insandır. O hafta için aslında aklımda başka bir öykü konusu vardı. Hangisi olduğunu anımsamadığım bir podcast dinlerken sessiz sokaklarda yürüyordum. Aklımın bir köşesinde de yazacağım öykü. O an bileşenlerini bilmediğim ve hiçbir zaman bilemeyeceğim bir tetiklenme anı yaşandı ve ben Rhythm 0’yu yazacağım dedim, sahneler aklıma dökülmeye başladı. Daha önce de bir belgeselden yola çıkarak Antakya’daki bir konağın hikayesini yazmıştım. Yekta Kopan’ın sadece g harfi ile başlayan kelimelerden oluşan öyküsünden ilham alıp k harfi ile başlayan kelimelerle bir şiir de yazmıştım. Yani ben izlediklerimden, okuduklarımdan ve duyduklarımdan oldukça ilham alan biriyim. Bu yazıların hepsinde de ilham aldığım şeyin ne olduğunu açık bir şekilde paylaştım. Bunlar ticari yazılar değil, yayımlanma amacı ile bile yazılmadılar. Kendi çapımda sınırlarımı zorlamak için yaptığım denemeler. Kaldı ki ben bir performansı elimden geldiğince edebi bir dil katarak başka bir şey hâline dönüştürüyorum. Marina bilse kesin hoşuna giderdi. Belli bir seviyeye gelmiş insanların bu tartışmaların bizzat tarafı bile olsalar hayatlarına aynı şekilde devam ettiklerine eminim ama ispatlayamam. Ama konunun içinde olmayan herkes bunu konuşuyor. Ya her şeye ve kendimize çok büyük anlamlar yüklüyoruz ya da vaktimiz çok.
Leave a Reply