20.09.2023, 07:31, Berlin
Yanardağları çoçukluğumdan beri hep çok ilgi çekici bulmuşumdur. Buna sönmüş bir yanardağ olan Kapıdağ’a bakarak büyümemin etkisi göz ardı edilemez. İlk kurgularımda sönmüş yanardağ uyanır ve görkemli bir şekilde etrafını kızıla boyardı. Aramızda yatan denize güvendiğimden olacak, bu fikir beni korkutmak yerine keyiflendirirdi. Yakın zamanda Vezüv ve Etna ile tanıştım. Tabii benim çocukluğumun tüm dağlarından çok daha heybetlilerdi. İki dağ da şehirlerimizi yok etmiş yine uslanmamış aynı yere şehirler kurmuşuz. Tüm afet bölgelerinde yaptığımız gibi. Biz doğayla aşık atmaya çalışırken doğa bizi silkeliyor üzerinden ve programına devam ediyor. Zambra da, Eve Dönmenin Yolları’ında dünyanın tüylerini savuran bir köpekmiş gibi pireleri olan biz insanları üzerinden silkelemesi benzetmesini yapıyor. Çok acı verici ama muazzam bir benzetmedir bana göre. Tüm Zambra kitaplarını okumasam da okuduklarım içinde en güzeli bu kitaptı. Metakurmaca sanırım yazarların yeni oyuncağı. Zambra kitabı okurken bazı karakterlerin kurgu olduğundan bahsediyor. Kendi dediği gibi anne-baba olmakla ilgili bir kitap olsa da o kadar incelikle bazı tespitlerde bulunmuş, korkunç şeyleri o kadar naif anlatmış ki. Dili yalın gözükse de kitap dolu dolu. Benzetmeler şahane. Kitabın açılış paragrafı şahane. Kitap boyu yaptığı tüm tespitler şahane. Çocuğun kaseti bozduktan sonra silinen kısmı kendi söylemesine sesli güldüm. Sonrasında gelen ceza şekli de çok incelikliydi. Karakterin annesiyle yaptığı konuşmadaki gibi başka bir sosyoekonomik seviyenin acılarını anlayabilmek mümkün mü gerçekten? Stadyumdaki eğlence sahnesi inanılmaz kurgulanmış. Tanık olup, sessiz kalmanın suçluluğunu gösterme biçimi çok etkileyici. Alacakaranlık, çocuk, roman ve yetişkin karşılaştırması da çok güzeldi. Kitabın şu cümlesi ise okuduğum en vurucu cümlelerden: Kitap okumak yüzünü örtmektir, yazmak ise göstermek. Yanardağdan nasıl Zambra’ya bağlandık bilemiyorum. Yüz göstermenin böyle etkileri de var işte.
Leave a Reply