Fıstık alerjisi

23.09.2024, 06:10, Berlin

Amerika film ve dizilerinde neden en az bir ergenin fıstığa alerjisi olduğunu biliyor musunuz? Ya da Amerika ya da İngiltere’de yaşamıyorsanız çevrenizde fıstık alerjisi olan biri var mı? İkinci soruya cevabınız muhtemelen hayır. Ömrüm boyunca fıstığa alerjisi olan bir kişiyle tanışmadım. İlkinin cevabı ise biraz üzücü. Çünkü bu alerji insan eliyle yaratılmış bir sorun. Yer fıstığı alerjisi paniği 1990’larda, medyanın yer fıstığı alerjisi nedeniyle ölen çocukların hikayelerine yer vermeye başlaması ve doktorların konu hakkında daha fazla yazmasıyla başlamış. Aslında o dönemde yer fıstığı alerjileri nadir ve çoğunlukla hafifmiş: %0,6. Ancak 2000 yılından itibaren yaygınlık artmaya başlamış. Daha fazla çocuğun ciddi alerjileri olduğu fark edilmiş. Değişen şey fıstıklar değil, doktorların anne-babalara verdiği tavsiye. Ne tavsiye vereceklerini bilmeyen doktorlar tavsiyeleri olmadığını kabul etmek yerine 2000 yılında 0-3 yaş arası çocuklar ile hamile ve emziren annelerin tüm yer fıstığı ürünlerinden kaçınmaları için bir tavsiye yayınlamış. Fikir sahibi aslında İngiltere Sağlık Bakanlığı. Amerika’dan iki sene önce aynı tavsiyeyi vermişler. Sonraki yıllarda durum çok daha ciddi bir hâl almış. Alerjiye sahip olma oranları %1000 artış göstermiş. Bu tavsiyenin yanlış olabileceği fikri ise bir doktorun İsrail ziyareti sırasında alerjisi olan hiçbir çocukla karşılaşmamasıyla akıllara düşmüş. İsrailli çocukların çoğu yer fıstığı bazlı bir ürünle besleniyormuş. İngiltere’deki Yahudi çocuklar arasında alerji oranı çok daha yüksekmiş. Dolayısıyla genetik yatkınlık hipotezi elenmiş. Ancak senelerce güvenilir bir sonuç ortaya koyan bir çalışma yapılamamış, sağlık kurumları arada kalmışlar. Bu dönemde alerjili çocuk sayısı korkunç şekilde artmış. En son 2015’te yapılan bir araştırma erken maruz kalmanın, kalmayanlara oranla fıstık alerjisinde %86’lık bir düşüş yarattığını göstermiş. Bu bana yeni çocuk yetiştirme yöntemlerini de biraz düşündürdü. Savaş görmüş kuşakları saymıyorum, bizler bile zorlu travmalarla büyüdük çocukken. Pek bir şey saklanmadı bizden, her şey gözümüzün önünde oldu bitti. Ve biz travmalarla çok hızlı tanıştık. Şimdilerde çocukları çoğu şeyden koruyoruz. Artık çocuk psikolojisini ve çocukluk travmalarının yetişkinlik üzerindeki etkilerini daha iyi biliyoruz. Ve çocuklara olması gerektiği gibi davranıyoruz. Bu makale yine de bana ilerideki yıllarda olması gerektiği gibi yetişmiş yetişkinlerin hayatın korkunçlukları karşısında sağlam yere basıp basamayacaklarını düşündürdü. Biz ruhumuz paramparça ayaktayız, belki onlar ruhlarına darbe bile almadan başarırlar her şeyi.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *