21.10.2023, 07:10, Berlin
Dün gün ağarmak bilmedi. Üstümüzde kaç kat bulut vardıysa Berlin için normal bir gündüz karanlığına ulaşmamız öğleni buldu. Sürekli yağmur yağdı, yürüyüşe bile çıkamadım. Gökyüzü ile yakın ilişkim Almanya’ya gelişime denk geliyor. İstanbul’da yaşadığım kişisel tarihim açısından karanlık o dönemde tabiri caizse gökyüzünün mavi olduğunun bile farkında değildim. Sadece çalışıyor, uyuyor ve bir şeyler izliyordum. Hayatımdaki tek güzel şey devlet operası, şehir ve devlet tiyatrolarıydı. Üç kuruş paralara muhteşem sanatçıları en önden izlerdim. Elbette yürüyüşler yapardım, boğaz turunu çok severdim, manzara izlemeye bayılırdım. Ama kafamın üzerinde de bir manzara olduğunun farkında değildim. Beş sene boyunca bahçeli bir evde yaşadım. Bahçe kapısı sadece annemin ziyaretlerinde açıldı. Kendi çayını orada içerdi, çağırırdı da çıkmazdım. Hafta sonu dahil günde ortalama on saat çalışır, hafta sonları 12-13 saat uyurdum. Dışarıda güneş mi varmış görmezdim. Şu an hepsi uzak bir rüya gibi geliyor. Sanırım yılın çoğunu gri geçiren bir şehirde yaşamaya başlayınca mavi gökyüzünün kıymetini bilir oldum. İnsanca çalışma koşullarına sahip olduğumda farkına vardım çevremde, kafamın üstünde akan hayatın. Hayıflanmıyorum. Her şeyin bir zamanı vardır düşüncesi beni çok rahatlatıyor son zamanlarda. O zamanları da bana öğrettikleri açısından seviyorum. Yaşanması lazımmış. Ama iyi ki de akmış zaman. Şehir grileşmiş de içim renklenmiş.
Leave a Reply