Güneş avcıları

23.11.2023, 06:24, Berlin

Dün hava güneşliydi. Yılın ilk karına koşan çocuklar gibi merdivenlerden indim. Beremle beraber güneş gözlüğümü de taktım. Bu kombinasyon bile beni mutlu etmeye yetti. Güneşi kovalayarak yürüdüm, gölgeli yollardan kaçındım. Berlin’de bir günde dört mevsim yaşayabilirsiniz. Sabah güneşi gördüğünüzde “Bugün nasılsa güneşli, öğlen yürürüm.” derseniz elinizdeki güneşten olursunuz. Son zamanlarda hava durumunu saat saat takip edip, güneşi gördüğüm an kendimi dışarı atmaya çalışıyorum. Eskiden “haftalarca güneş çıkmıyor” diye yakınırdım. Hâlbuki az da olsa çıkıyormuş, ben kaçırıyormuşum. Bu sonbahardan beri Berlin bana daha güneşli geliyor. Haftada yarım gün yüzünü gösterse bile odağım güneş görmek olunca görüyorum. Odağımızı hep güneşe döndürmemiz lazım. Daha iyilerinin söylenemeyeceğini düşündüğümden Göremediğimiz tüm ışıklar’daki profesörün karanlık ve ışıkla ilgili bazı söz ve sorgulamalarıyla bitirmek istiyorum yazımı:

Herhangi bir canlının yaşamı, uçsuz bucaksız karanlıkta hızla sönen bir kıvılcımdır.

Gözlerinizi açın ve sonsuza dek kapanmadan önce onlarla ne yapabileceğinize bakın.

Beyin tamamen karanlıkta kilitlidir. Kafatasının içinde berrak bir sıvı içinde yüzer, asla ışığa çıkmaz. Yine de zihinde kurduğu dünya ışıkla doludur. Renk ve hareketle dolup taşar. Peki, çocuklar, bir ışık kıvılcımı olmadan yaşayan beyin bizim için nasıl ışık dolu bir dünya inşa ediyor?



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *