İçimizde bir dev aynası

19.04.2024, 06:33, Berlin

Dün bir iş yemeği dönüşü kuvvetli bir iletişim becerisi olduğuna inandığım arkadaşım sosyal anksiyetesi olduğunu; ben kendimi toplantının sessiz, nemrut insanı sanırken insanların yanında ne kadar rahat ve eğlenceli olduğumu söyledi ve sırrımı sordu. Kendimiz ve başkaları hakkındaki ön yargılarımızın, varsayımlarımızın ne kadar da hatalı olduğunu göstermek isteyen bir senaryo tasarlasak bu kadar denk gelmezdi. İkimiz de iletişimde kötü olduğumuzu ve diğerinin iyi olduğunu düşünüyoruz. İkimiz de iyiyiz diyemesek bile en azından kötü olmadığımız ispatlanmış oldu. Bu çıkarım beni gelecek ön yargılarımdan kurtarır mı bilmem. Ama iletişim konusunda da kendime fazla haksızlık ettiğimi düşünmeye başladım. Belki de ben insan iletişiminde kötüyüm demek ya beni sevmezlerse korkusunda sığınmak için hazırda bulundurduğum bir kabuktur. Kendimize başkasına olduğumuzun yarısı kadar sevecen olsak hiç derdimiz tasamız kalmayacak. Yine başka bir iş arkadaşımla hayır demeyi ve kendimizi sevmeyi öğrenmek ile ilgili konuştuk. Hepimiz benzer sorunların boyunduruğu altına girmişiz. Hepimiz kendimizi tamir etmeye çalışıyoruz. Bu anlamda hiçbir zaman yalnız değiliz ve hiçbirimiz de mükemmel değiliz. Kendi hakkında benzeri sorgulamalara düşmeyenlerin de o çizgi film karakterleri gibi her şeyi halının altına süpürdüğüne inanıyorum artık. Yok sayıyorlar. Biz kendimizle yüz yüze gelecek cesareti göstermişiz, onlar gösterememişler. Belki de neden ben yerine iyi ki de ben demek gerekiyor kendimizden yorulduğumuzda. En kötü senaryonun bizim beynimiz tarafından yaratılmış olduğunu bildiğimizde zorluklar daha hafif. İçimizde bir dev aynası. İyiyi görmeyip kötüyü büyüten. Onun sadece bir yansıma olduğunu fark edebilsek puntosu azalacak soru işaretlerinin, dert kitabı yok olmasa da eksilecek. Başka şeyler yazmaya mürekkep ve yer kalacak. İçimizdeki dev aynasına bir örtü serelim mi bugün?



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *