Ali Teoman’ın kitaplarına başladığınızda neyle karşılaşacağınızı asla bilmiyorsunuz. Bu da yazarı benzersiz kılan, her yazara nasip olmayan bir özellik. Boş çıkma ihtimali olmayan bir çekiliş gibi… Merakla katılmak istiyorsunuz.
İnsansız Konağın İkonu, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nın ardından yayımlanan ikinci öykü kitabı. İlk kitabında edebiyat dünyasına kendisi bir oyun oynarken, bu kez evren ona bir oyun oynuyor: Basım sürecinde katıldığı yarışmanın birincisiyle kitaplarının kapakları karışıyor. Bu kitabında Ali Teoman, ‘normal’ öyküler de yazabildiğini göstermek istiyor. Ancak burada ‘normal’ ile kastettiğim, sıradanlık değil, oyunsuzluk. Çünkü o, dilin sınırlarını bir hamur gibi yoğurmayı bilen bir yazar. Bu kitabında da bu ustalığını sergiliyor ve muazzam betimlemeleriyle okuru büyülüyor.
Kitabın açılış öyküsü, Osmanlıca unsurlar içeren diliyle, ardından gelecek Konstantiniyye Üçlemesi’ne ve benim de yeni okumaya başladığım üçüncü öykü kitabı Pervaneler’e selam gönderiyor. Okur, kitabın sayfaları arasında ‘normal normal’ ilerlerken, sona yaklaştığında İnsansız Konağın İkonu adlı öyküyle sarsılıyor. İşte o an, Ali Teoman bir başka ustalığını daha ilan ediyor: “Dolambaçlı olay örgüsünün de en iyisini ben kurarım.”
Leave a Reply