İnsülin direnci vs. Almanca öğrenmek

25.12.2023, 07:20, Berlin

Yenal Bilgici’nin şu yazısı ile güne başladım. Hayatımda en özgüvensiz olduğum alan dil. Almanca konusundaki özgüvensizliğim kemikleşen bir uzuv gibi senelerdir benimle. Ben kaçtıkça o kemikleşiyor, o kemikleştikçe ben kaçıyorum: kısır döngü. Bir nevi insülin direnci 🙂 Yabancı dil konuşurken özgüvenin önemi, hata yapmaktan korkmamak herkesçe bilinen doğrular. Ama yazının kurgulanma şekli beni oldukça içine aldı. Yazıda karşınızdaki insanın sizden beklediği sizi anlamak diyor, kusursuz cümle kurmanız değil. Mükemmeliyetçilik insanda çoğu zaman özgüven eksikliği yaratıyor. Örneğin Almancada kendimi yazarak ifade etmekten hiç çekinmem. Bu özgüvenin sebebi sadece elimin altındaki uygulamalar değil. Düşünmeye zamanım olması ama daha çok da karşımda anlatmamı sabırsızlıkla bekleyen bir insan olmayışı. Telefon konuşması yapmayı Türkçe dahil hiçbir dilde sevmem. Almancada ise aramadan yarım saat önce olası senaryoları kapsayan her şeyi not alırım. Konuşma esnasında karşı tarafı beklemeden ikinci cümlede kendim senaryo dışına çıkarım. Telefon kapandığında elimdeki kâğıttan hiçbir cümle kullanılmamış olsa da işim hallolur. Ama bu başarı bir sonraki konuşma için özgüvenli hissettirmez, hep sıfırdan başlarım. Dolayısı ile belirli bir noktaya gelmiş Almancam durduğu yerde durur. Yüz yüze konuşmada o konuşmayı Almanca tamamlamak zorundaysam ya da arkadaşça bir ortamdaysam kısmi bir özgüven geliyor. Ama İngilizce de konuşabileceğim bir yerde ya da biriyleysem ilk anlaşılmadığım cümlede İngilizceye dönüyorum. Bir arkadaşımla sipariş verirken beni ilkinde anlamayan garsonun arkasından arkadaşıma “Telaffuzum kötü sanırım, beni hiç anlamıyorlar.” dediğimde, “Telaffuzun kötü değil, sesin çıkmıyor.” demişti. O günden sonra benim de dikkat ettiğim üzere, Almanca konuşurken dünyanın en kısık sesiyle konuşuyorum. Almancaya o kadar çok mesai harcadım ki, o sürede bir zanaat öğrenebilirdim. Harcadığım bu mesai özgüvensizliğimin de yegâne sebebi. Tabii karşılaştığım sabırsız, huysuz ya da yabancılığınızı duyduğu ân İngilizceye dönen insanların negatif etkilerini de gözardı edemem. Yazı, Almanca şevkimi ve özgüvenimi yerine getirdi. Hatta yeni diller öğrenmek için bile heveslendim şu cümleyi okuyunca: Hedefiniz konuşmak olmayabilir de, sadece okumak için de yabancı dil öğrenilebilir; ben bazı diller için öyle yapıyorum. Bunun için de neredeyse sadece okuyarak çalışıyorum.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *