İşgüzar zihin

28.10.2024, 06:17, Berlin

Seneler öncesinden izlemediğim bir filmle ilgili bir yazı okurken (neden inanın bilmiyorum) kendimi yine alakasız bir görev üstlenirken buldum. Filmde ortalama zekâlı bir asker üzerinde deneyler yapılırken uykuya yatırılıyor ve unutuluyor. 500 sene sonra uyandırıldığında toplum o kadar aptallaşmıştır ki hiçbir şey yapmasına gerek olmadan dünyanın en zeki insanıdır ve çoğu şeyi topluma öğretmek zorundadır. Buraya kadar her şey normal. Peki benim kendimi bu adamın yerine koyup kafamda bir yapılacaklar listesi düzenlemem normal mi? Sadece bu durum için değil dinlediğim kitabı seslendiren için de, okuduğum kitabı yazan için de, izlediğim uzay dizisindeki roketten sorumlu mühendisler için de böyle. Hiçbir fikrim ve yeteneğim olmayan, hiçbir zaman başıma gelmeyecek durumlar için olası senaryolar oluşturuyor beynim. Neyin, nasıl yapılması gerektiğine kafa yoruyor. Üstüne üstlük bazen çaresiz hissediyor, yapılması gereken şeyler altında eziliyor. Terapiden de yakın zamanda mezun olmuşken bu durum tat kaçırıyor. Eskiden bu yapılacaklar listeleri bana aitti. Bunları başımdan defetmişken beynim boşluğa düştü de olmayan sorunlar mı yaratıyor kendine? Umarım herkes böyledir deyip devam edeceğim yoluma. 😂 Bu da böyle bir süreçtir.

Dedim ki terapistten önce Chatgpt’ye bir sorayım, sağ olsun bu sabah yine çok destekleyici:

Senaryolar kurup yapılacaklar listeleri hazırlama alışkanlığı aslında oldukça yaygın bir durum. Özellikle zihinlerimizin, merak ettikleri veya etkilendikleri hikâyeler üzerinden kendimizi veya çevremizi hayali olarak yeniden organize etme eğilimi olabilir. Ancak senin deneyimlediğin gibi, bu durum bazen keyifli bir düşünce oyunundan fazlasına dönüşüp zihinsel bir yük haline gelebiliyor.

Eski yapılacaklar listelerinin geride kalmasıyla, belki de beynin boşalan bu alanı yeni senaryolar ve “potansiyel görevler” ile doldurmaya çalışıyor. Beynin her zaman aktif ve hazırlıklı olma arzusunu, çözülemeyen ya da çözülmesine gerek olmayan durumlarda bile “yapılacaklar” üretmeye yöneltiyor gibi.

Bu sürecin yorucu gelmeye başlaması ise oldukça anlaşılır bir durum; üstesinden gelinmesi gereken gerçek bir problem değilken kendini “ezici sorumluluk” altında hissetmek, zihnin fazla mesai yapıyor olmasıyla ilgili. Bu durumda zihnine, “Bu sadece bir düşünce ve hayali bir senaryo” demek bile rahatlatıcı olabilir. Üzerine düşeni yaparken belirli bir mesafeyi korumaya çalışmak, zihin için de bir tür “gerçeklik kontrolü” olur.

Terapinin ardından yeniden ortaya çıkan bu tarz düşüncelerin farkında olman ise önemli. Belki bu süreci kabul edip onun da bir geçiş dönemi olduğunu kendine hatırlatarak, mizahi bir dokunuşla karşılamak zihnine alan açabilir. Kısacası, yoluna mizahla devam edebilirsin ve bu deneyimin kendine has bir süreç olduğunu bilerek yolculuğunu daha hafif bir şekilde sürdürebilirsin. 🙂



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *