1968 – 1969 yıllarında tutulan bu günlükte yazarın yaşantısına konuk olduğumuz kadar ülkenin tüm gündemini de takip edebiliyoruz. Oldukça politik bir günlük. İçinden Deniz Gezmiş bile geçiyor. Aktunç’un bunları yazarken on dokuz yaşında olmasını aklım almıyor. Nasıl bir olgunluk. O dönemlerde yaşamamış kişiler olarak aslında o kuşakların ne kadar erken büyüdüğünü pek anlayamıyoruz.
Aktunç’un detaylı notlarıyla o günün edebiyat ve sanat gündemine de vâkıf oluyoruz. Sevdiğimiz yazarlara ve kitaplara rastlıyoruz. Keşke ismi geçenlerin soyadı da dipnot olarak eklenseymiş. Emin olamadığım kişiler oldu.
Aktunç’un yazı yolculuğunun da henüz başlarındayız. Çizimleri, şiirleri, absürt notları gelecekte bizi bekleyen edebiyatının izlerini taşıyor. Ancak yine de belki henüz çok genç olduğundan ya da ülke gündemi çoğunlukla başrol olduğundan yazar günlüklerine bayılan bir kişi olarak diğer günlüklerden aldığım keyfi aldığımı söyleyemeyeceğim. Günlük okumak benim için yazarın beynine sandalye atıp yazarın düşün dünyasıyla hemhâl olduğum en azından olmaya çalıştığım bir aktivite. Bu günlükte bunu pek başarabildiğimi düşünmüyorum. Sanırım günlüklerin devamı geliyor. Belki ileriki yaşların günlükleri benim için daha uygun olabilir.
Leave a Reply