Kafamdaki yazar

28.04.2024, 06:32, Berlin

Son yapılan araştırmaya göre beynimizin manipülatör bir yanı daha ortaya çıkmış. Güzel vakit geçirirken bizim için zamanın hızlandığını biliriz. Gördüğümüz şeylerin akılda kalıcılığı da zaman algımızı etkiliyormuş. Bilim insanları bu etkinin, ani bir karar verilmesi gerekmeden önce beynin daha fazla işlem süresi kazanması için bir yol olabileceğini öne sürüyormuş. Şimdilik hipotez aşamasında olan fikre göre bunu, muhtemelen vücut tepki vermeden önce daha fazla işlem yapmanın bir yolu olarak, saniyelerin daha yavaş geçiyormuş gibi görünmesini sağlayarak yaptığını öne sürüyorlar. Yine bildiğimiz gibi hayatta kalma konusunda elinden geleni ardına koymuyor. Beynimiz hikâyesini tamamlamaya çalışan bir yazar. Hikâye yarıda kalmasın diye tüm tuşlara basıyor. Bu gibi durumlarda kendi hikâyemizde bir karakter değil, yalnızca bir okuruz. Beynimizin amacını biliyoruz: bizi hayatta tutmak. Ama bizi hayatta tutmak amacı ile her gün baştan yazılan bu hikâyenin amacını gerçekleştirmesi ortaya çıkan eserin başarılı olduğunu bize söylemez. Amacını gerçekleştirmiş beynimiz başarılı bir sanatçıdır. Peki sanatçı amacını gerçekleştirdi diye ortaya çıkan eser başarılı diyebilir miyiz? Yine kafamdaki yazarın konuyu bağladığı yerin şaşkınlığı içindeyim. Bu düşünceler hayatımda hiçbir ders kitabına göstermediğim kadar dikkatle hatmedercesine okuyup sayfalarca not aldığım Berna Moran’ın Edebiyat Kuramları ve Eleştiri kitabına dayanıyor.  Yine kitaba göre bu amacı bilmemiz ortaya çıkan eseri değerlendirirken bize fayda sağlayabilir ancak tek başına bir ölçüt değildir. Yine kitaptan bir soruyla, eserin anlamı yazarın kastettiği anlam mıdır yoksa okurun eserden çıkardığı mı? Beynim hikâyeyi yarattıktan sonra onun üzerinde hiçbir kontrolü yok. O da benim gibi bir okuyucu. Her okuyucu kendi anlamını yaratıyor. Ben kitabın sadık bir okuyucusu olarak detaylara hakimim ama çevremdekiler seçme pasajlar okuyor benden. Dolayısı ile onların yorumlarına güvenilemez. Ama bana öyle geliyor ki beynim onu hiçbir zaman tam anlamıyla okumayacak insanlar için manipüle edilmiş sahneler yaratıyor. Çok satan olmak istiyor. Rafta en uzun o kalmak istiyor. Esas okuyucusunu unutuyor. Esas okuyucu manipüle olduğuyla kalıyor. Bugün de ben yazısız kalmayayım diye böyle bir sahne kurguladı. Bu yazıları sabah saatlerinde yazdığım için sarhoş olduğumu düşünmezsiniz ama belki akşamdan kalmadır diyebilirsiniz. Durum alkolden bağımsız ama ben hep akşamdan kalmayım sanırım.

Kaynak:

Memorable images make time pass more slowly https://www.economist.com/science-and-technology/2024/04/24/memorable-images-make-time-pass-more-slowly The Economist



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *