Kapalı gişe

29.01.2024, 06:31, Berlin

Dün hava güneşli ve altı dereceydi. Ortalıkta dolanan bir bahar kokusu vardı. Doğa, bizi kışın artık bittiğine inandırmaya çalışır gibiydi. Evin yakınındaki parka gittik. Pandemide bu evimize taşındığımızdan; ben tam zamanlı, Sezer başta tam sonradan yarı zamanlı evden çalışmaya başladığımızdan beri hayatımızın büyük bir kısmı o parkta geçiyor. Hemen hemen her gün beraber yürüyoruz. Parkımız dün epey kalabalıktı. Havayı koklayan gelmiş. İnsanlar az sayıdaki güneşe konumlanmış banklara telgraf tellerinde sıralanmış kuşlar gibi dizilmiş. Almanya’ya ilk geldiğimde anlayamadığım bu güneşi selamlama ve altında mayışma hareketini burada bir kış geçirdikten sonra anlar olmuştum. Ben tabii yaşlanma kaygısıyla yüzümü değil, sırtımı dönüyorum insanların ve Sezer’in aksine. Sırtımın güneş görmesinde sıkıntı yok. Güneşle helmelenirken aklımıza iki gün önceki fırtına geldi. Yine yürüyüş yapıyorduk. Hava kararmıştı. Parkta aydınlatma olmadığı için özellikle kış geceleri pek kimseler olmaz. Hafiften üşümüş eve dönme niyetine girmiştik. Şiddetli rüzgâr ağaç dallarını salladıkça dallar sanki dile geliyordu. Sezer ivedi yürüyüşümüzü durdurdu. İleride bir bayrak gibi dalgalanan iğne yapraklı , uzun ağaçları işaret etti. Ağaçlar bir koreografi içinde hem dans ediyor hem de şarkı söylüyorlardı. Sessiz ve kimsesiz parkta bu gösteri sadece bizim için düzenlenmişti. Şimdi düşününce tam bir Zen anıydı. Aynı park, aynı insanlar, aynı doğanın başka yüzleri. Hayat hep bir gösteri hâlinde. Neye bilet almayı seçmek çoğunlukla bize kalmış. İstediğin oyuna bilet yok diye evde oturmayı da tercih edebilirsin. Evde oturmaktansa kimsenin önermediği, yorumları kötü bir oyuna bilet almayı da. O kötü oyun senin izlediğin en güzel oyun da olabilir. Bazen istediğin oyuna bilet bulursun ama yerin kötü diye dertlenirsin. Ya da kapalı gişe bir oyunun bilet kuyruğunda bir ömür de geçirebilirsin.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *