Güne şahane bir yazı okuyarak başladım. Arkadaşımın yayımlanacak son yazısı, ben yayımlanmadan okuyorum. 😎 Yazar çevrenin olması gerçekten muhteşem bir şey. Edebiyata VIP bilet! En havalı özelliğim diyebilirim. Yazısına paylaştığım Gülten Akın sözleriyle ilham vermişim. Onun yazısı da bana ilham verdi ve bugün buradayız. Gülten Akın, arkadaşım, ben ve onun yazısında bahsettiği herkes kocaman bir kar topu olduk. Yuvarlanarak büyüyoruz. Yazıda metinler arasılıktan, katman katman işlenmiş edebiyattan bahsediyor. Yalnızca anlattığı hikâyeye odaklanarak etkileyici eserler verebilen yazarlar da var diyor. Bu cümle beni düşündürdü. Çünkü ben de son zamanlarda sadece hikâye anlatmak istemediğimi fark ediyorum. Daha farklı şeyler denemeye çalışıyorum. Başarabiliyor olmanın pek bir önemi yok şu noktada. Yeni bir şey denemenin verdiği şaşkınlık beni mutlu ediyor. Bu yeni arayışın ürünleri, eski hasatlar kadar beğenilmiyor. Olsun. Yeni ürünlerin toprakta kök salmasına zaman var. Yazıda bahsi geçen kocaman yazarların kocaman metinlerine öykünmüyorum. Ben sadece kendime yeni tarım arazileri arıyorum. Dün yine Türkçenin sondan eklemeli yapısıyla ilgili bir karşılaştırma çıktı karşıma. “Yapamayacaklarmış” Almanca’ya “Ich habe gehört, dass sie es nicht tun/machen werden können” şeklinde çevrilmiş. Bir tık kısası yazılabilir ama bu tür şeylerde genelde karikatürize etmeyi seviyoruz. Ben de şu sıralar ne dediğimden çok nasıl dediğimle ilgileniyorum. Yazmak, ne anlattığımı değil, onu nasıl şekillendirdiğimi fark ettiğim bir oyun alanı artık.
Leave a Reply