08.03.2024, 06:39, Berlin
Zen olacağım diye ortalarda dolanırken bir yandan da hayata küsmeleri meşhur bir insanım. Aklımdaki plan gerçekleşmezse küsüveririm hemen, kendimi cezalandırırım. Bu mantalite ile her hikâyede yanan hep ben olurum. Bugün Berlin’de tatil, uzun hafta sonu. Sezer’le bir yerlere kaçmak istedik. Havalimanlarında ve trenlerde Almanya çapında grev var. Berlin’in gözlerden ırak lokasyonu malum. Günübirlik gidilebilecek her yere gitmişiz. Bir spa oteline gidelim dedik, benim yüksek beklentilerimi karşılayacak yakınca bir otel de bulamadık. Sonra hayata ve Berlin’e küstüm ben. Hiçbir şey yapmadan evde oturacağım dedim. Sezer garibim yine bir sürü ikna çalışması eşliğinde alternatif plan araştırıyor. Ben surat asıp odada kitap okuyorum içimden hayatla asla kazanamayacağım bir kavgaya tutuşup. Berlin’den taşınma planları yapıyorum. Tüm gemiler yakılıyor. Huyum kurusun. Sonra Sezer Berlin’den kaçan insanlar sayesinde bize son dakika opera bileti buluyor. Beni ikna etmek kolay değil ama. Binbir ısrar. Hayata bir kez küstüm ya, kime olduğu belli olmayan cezalar kesiyorum. Sezer artık çok uzun ısrar etmesi gerektiğini öğrenmiş ve kabullenmiş olduğundan biletler alınıyor ve operaya gidiyoruz. İnanılmaz keyif alıyorum. Bu seviyede bir oyunu sayılı kentte izleyebileceğimi bildiğimden kendi kendime küstüğüm gibi kendi kendime barışıyorum Berlin’le. Opera binasının çevresindeki Berlin’in bitmez inşaatları bitmiş. Şehirin en azından belirli bir kısmı artık epey şık görünüyor. Eve dönerken aynı aryayı Pavarotti’den dinliyoruz. Ruhumun hırçınlığı iyice azalıyor. Ertesi gün için sevdiğimiz ormanları gezmenin planlarını yaparak eve varıyoruz. Berke’nin hayatından hayata atılmış bir trip geçmiş oluyor, hayatın haberi bile yok. Küplerim paramparça sirkemin keskinliğinden.
Leave a Reply