11.08.2024, 06:41, Berlin
Geçen gün parkta tshirtünde University of Failure (Başarısızlık Üniversitesi) yazan birini gördüm. Çok hoşuma gitti. Tabii ki bunun çok komik bir espri olduğunun farkındayım ancak yine de düşünmeden edemiyorum. Başarısız olduğumuzu cümle âleme duyurup sonra hiçbir başarı gayemiz olmadan canımız neyi, nasıl, ne kadar istiyorsa o kadar yapsaydık derdimiz tasamız kalmazdı gibi geliyor. Kierkegaard Ya/Ya da’nın her bölümünü farklı yazar isimleriyle yayımlamış. Kitabın arkasında onun olduğundan şüphelenenler olunca da insanları ikna etmek için “Ben bu onura layık değilim,” diyerek bir yazı kaleme almış. Koskoca Kierkegaard bile anonimliğin ardına sığınmış. Bu siteyi isimsiz olarak açsaydım daha cesur mu olurdum? Edebiyat dünyasında takma isimler kullansaydık yazılarımı çoktan bir sürü dergiye ya da yayınevine göndermiş olur muydum? Kitsch, fluxus, nanar terimleri arasındaki ayrımı yeni öğrendim. Bir eser teknik anlamda ya da estetik açıdan düşük seviye olarak görülse bile çok sayıda insanın hoşuna giderse buna kitsch deniyormuş. Bize bir şey katmadığını bilerek ama eğlenerek okuduğumuz bazı çoksatar kitaplar bu kategoriye giriyor sanırım. Fluxus kavramı ise bunun tam tersi. İçi dolu ama tüketene geçmiyor duygusu. Nanar, çok kötü olup kötülükleri dolayısı ile popülerlik kazanan işlermiş. Bence burada da duygudan bahsedebiliriz. Bu işlerin kötülük seviyeleri genellikle bizi eğlendirir. Bu üç kategori de özünde beni heyecanlandırıyor aslına bakarsanız. Üçünü de denemek isterdim. Gerçi hepsi bilinçli mi yapılıyor bilmiyorum. Fluxus, eser sahibinin elinde patlamış gibi duruyor🙃 Şimdi konu buraya nasıl geldi diye sorarsanız anonimlik bence kategorilere gönlümüzce, bile isteye girebilmemizi de sağlardı gibi geliyor. Sadece kendimizi eğlendirmek için üretirdik o zaman. İmaj kaygılarından tamamen kurtulurduk, ama gel gör ki biz bu yaklaşımın tam tersi aşılanarak büyütülmüş çocuklarız. Ben mesela işte hatalı bir şey yapmışsam cümle âlem duyar. İlan ederim, maillerdeki gizli öznelerin ardına sığınmam. Herkesin bilmesine gerek yoktur ancak hata varsa bunu kabullenmek erdemdir diye düşündüğümden susturamazlar beni. Övgü söz konusu olduğunda ise pasif cümleler en sevdiğimdir. Yapıldı, başarıldı, halledildi. Bence anonim olunmayacaksa da hem yergide hem övgüde olmamalı insan. On dört kurşun yiyip ayakta ölen Cüneyt Arkın mıyız biz?
Leave a Reply