Kimlikler

02.03.2025, 10:37, Tromsø

Bir kafede oturuyorum. Önümde deniz onun arkasında da karlı dağlar uzanıyor. Yolda bana martı çığlıkları ve deniz kokusu eşlik etti. Dünyanın en şahane yerinde de olsak coğrafyaya alışkın olmayınca tuhaf bir tekinsizlik duygusu oluşuyor. Dünyanın ucunda olma hissi değişik. Buzun ilk kez betonlaştığını görüyorum. Kayma tehlikesi korkutuyor beni. Ana kara ile tek bağlantımız bir köprü, zombi istilası olursa evvela köprüyü kapatmak gerekir. Ada kendi kendine ne kadar süre idare eder? İklim otobüs duraklarını bile başkalaştırmış, yüzleri dükkânlara dönük. İskandinavların Orta Avrupa’yı, Orta Avrupalıların Akdeniz Avrupası’nı, Akdeniz Avrupası’nın Orta Doğu’yu beğenmediği sonsuza uzanan bu kast sisteminde dünyadaki yerimi düşünüyorum. Nereye aitim? Bu iklim ve coğrafya benim değil, o yüzden bu kadar büyüleniyorum. 30 yıldır sürekli Kuzey ışığı ve fiyort manzarası gören biri kafasını çevirmeye üşeniyor mu emin değilim. Öte yandan coğrafya dışı kimliklerimiz de var. Sezen şahane yazısında en çok Akdeniz kimliğine tutunduğunu söylüyor. Ancak ikimiz de Orta Avrupa’dayız. Sanırım ipimizi biraz gevşek tutuyoruz, Akdeniz bizi yorunca ya da atınca başka coğrafyalarda soluklanıyoruz. Kozamızı bir ağaca sabitlemektense beraberimizde taşıyoruz. Ana karamızla köprülerimizi açık tutuyoruz. “Evin nerede,” sorusunu kolayca cevaplayabilenlerden değiliz. Bu içsel bocalamaya alışınca hoş bir özgürlük hissi geliyor.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *