14.08.2024, 08:31, Berlin
…Kadının bürosunun adresini bulmuş buluşturmuş. Randevusu yok diye almamışlar içeri. Sabah gitmiş akşama kadar kapıda beklemiş. İkinci gün öğleden sonra görebilmiş kadını. Anlatmış durumu. Saati kaç bin liraymış da, bizimkinden para almamış hâlini anlayınca. Kocanın aklı şaşmış tabii böyle cengâver kadını Saliha’nın arkasında görünce. Birkaç kez de gözaltına aldırmasınlar mı bunu. Pusmuş kalmış. Daha da ses çıkarmaz, gölge etmez olmuş. Ahh kocasız hayat ne de rahattır. Düşünmesi bile güzel. Demek direnince oluyor. Alnımıza yazılmadı ya bu herifler. İçeri aldığımız gibi kapı dışarı etmesini de biliriz. Saliha üç çocukla kurtulmuş o hayduttan, ben o yüreksiz Serkan’dan mı kurtulamayacağım? Baktım hot zot ediyor ben de dayanırım o cengâverin kapısına. Safiye’nin kızı da var hem. Yeter seni çektiğim Serkan Efendi. Kadın mı yaman adam mı yaman görürüz şimdi.
“Kalk lan! Yeter gebeş gebeş yattığın. Hişşt! Kime diyorum?”
“N’oluyo lan? Eceline mi susadın? Çekil git başımdan!”
“Kalk dedim. Topla pılını pırtını daha da gelme. Açıyorum davayı.”
“Elimde kalacaksın Algül! Ne lan o elindeki? Bıçak mı çekiyorsun sen kocana? İyi saatte olsunlar mı girdi içine? N’oluyo?”
“Kovuyorum seni evden. Yeter seni çektiğim. Topla eşyanı. Kapımın önünden geçmeyeceksin artık.”
“Nereye gideyim? Algül, yapma Allah aşkına. Gel otur, konuşalım. Bırak o bıçağı.”
“Bugünden sonra bıçak her dakika yanımda aklında olsun. Artık kıçına mı takarım, bağırsağına mı bilemem. Bir şansını dene de gör istersen.”
“Neden celallendin ki sen böyle? Bu iş burada bitmedi yalnız.”
“Bitse senin adına daha iyi olur. Yine de sen bilirsin.”
Rengi soldu, rengi. Nasıl da kuyruğu sıkıştırdı ama. Bu kadar kolay mıydı? Ben senelerdir bu adamın kahrını boşuna mı çektim? Ya geri gelirse? Geleceği varsa göreceği de var. Geri adım atmak yok. Safiyelere çıkıvereyim de kızla konuşayım. Beraber hocalarına gideriz belki. Dur çıkmadan anneannemin adıma işlediği güllü, kırmızı yemeniyi takayım. Bugün benim zafer günüm!
Leave a Reply