Koklamaya kıyamam, benim güzel manolyam

05.07.2024, 06:16, Berlin

İçinizde çiçekler açtıran dürtünüz nedir? Benim için yazmak. Grafomanyaklığı duymuş muydunuz? Yazma istediği ya da dürtüsü kontrol edilemeyen kişilere grafomanyak deniyormuş. Koşullarından hepsini olmasa bile birkaçını sağlıyorum 🙂 Bazı grafomanyaklar, yazma eylemini yaratıcı ve üretken şekilde kullanabilirken, bazıları için bu durum yaşam kalitesini düşüren bir sorun hâline gelebilirmiş. Yazmak, aksine yaşam kalitemi artıran bir eylem. Yazdıkça hayatıma manolya kokuları siniyor. Bu tanıma rastladıktan sonra kâğıt kalemle ilişkimi düşündüm. Oldum olası yazmayı severim. Ders notu olsun, alışveriş listesi olsun, misafire hazırlanacak menü olsun. Özellikle işte aktarım yaparken ya da toplantıda yapılacakları listelerken not almayan insan kara listeye girer. Benden kıdemsizse defalarca not alması gerektiği yönünde uyarırım, kıdemliyse bir şey demesem de kızarım. Bir seminerde ya da toplantıda not alacak bir şey bulamıyorsam elim yine boş durmaz sayfayı ismimle ya da beceriksiz çizimlerimle doldururum. Çizebilen insanlara özenirim. Bir de geçen sene hayatıma mektuplar girdi. Çok sık yollayamasam da, çünkü o da kendi içinde epey bir hazırlık gerektiriyor, yazarken o büyük yazarların arasına karışmış gibi hissediyorum kendimi ya da mektup aldığımda çok önemli bir insan oluyorum hemen. Kâğıt kalem olmadan evden çıkmam. Ama yazılarımın tamamını, aklıma gelen fikirleri dijital ortamda yazıyorum. Benim için daha düzenli ve takibi kolay oluyor. Kitaplarla ilgili notlarım hariç, onlar hâlâ defterde. Bu günlüğe başladığımda her gün yazdığım için ne kadar mutlu olduğumu hatırlıyorum. Daha bir sene olmadan çıta biraz daha yükseldi. Her gün yazmak kesmiyor, aynı gün içinde farklı farklı şeyler yazdıkça mutlu oluyorum. Bu işlere bulaşmadan önce beni neyin mutlu ettiğini pek hatırlamıyorum. Yazmaya ve disiplinli okumaya başlamadan önceki saatlerimi neye harcıyordum acaba? Muhtemelen bu hayatla ne yapabilirim diye düşünüyordum. Okuduğum felsefe yaklaşımlarına göre dürtümüzü bulduysak olayın bir de fayda boyutu var. Bireysel faydanın toplumsal faydaya da evrilmesi gerekiyor. Burası benim için henüz muammalar denizi. Kendi çapımda yazdıklarım topluma nasıl değer? Bu sorunun cevabı kitap çıkarmak olamaz. Neyse o sorunun da zamanı gelecektir diye düşünmek istiyorum. İçimizi çiçek açtıran dürtülerimiz bol olsun. 



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *