17.01.2024, 07:15, Berlin
Bugünkü Stoa metni çalışmak ve başarısızlık korkusu ile ilgili. Başlarken “Başarısız olmaktan korktuğunuz için bir şeyi denemekten çekindiğiniz oldu mu?” diye soruyor. Gençlerin “Önemli değil, denemedim bile.” diyebilmek için tembel bir oyalanmayı tercih ettiğini söylüyor. Hayatının çoğunu bu şekilde geçirmiş bir insan olarak bu cümleleri karşımda görmek etkileyici. Problemlerimizin biricik olduğunu sandığımızı daha önce yazmıştım. Yalnız olmadığımı bilmek iyi geliyor. Yazı, “Dünyadaki en iyi öğretmenlere sahipsin (yaşamış filozoflar), sadece çalışmaya başla, gerisi gelecek.” diyerek bitiyor. Hayatım boyunca yaşayamadığım o çalışkanlık hissini şimdilerde yaşıyorum. Okuyarak ve yazarak geçirdiğim her dakika sonuçtan bağımsız olarak beni çok mutlu ediyor. Ömrümün varıştan ziyade yol güzel kısmındayım. Bütün hayatımı ağırlıklı olarak yazmanın ve okumanın çevresinde inşa edebilmek çok güzel. Uzun kalışlı, kalabalık bir misafirlik dönemini ders kaçırmadan, yazmadığım ve okumadığım gün olmadan bitirebilmek çok kıymetli. Misafirlerim evde ya da dışarıda eğlenirken evin bir köşesine büzüşüp beni mutlu eden şeylere vakit, emek harcamak ve bunu da utanmadan yapıyor olmak… Sonuç bizi sadece bir an mutlu edebilir. Bir gün, bir hafta, belki bir ay. Ama hayat yollarda yaşanıyor. Yolun çıkacağı yere bakmadan harita üzerindeki keyifli yolları bulup seçen biriyim. Belki de hep bir yerde sapağı kaçırdığım için aynı yol üzerinde dönüp duruyorumdur. Önemli mi? İsviçre’de kaybolmak, aynı yolları tepmek ne kadar can sıkıcı olabilir ki? Aslında bu yazımın adı İsviçre’de kaybolmak ya da Yollarda olacaktı. Ancak yazıyı eklerken blogumun iki yüzüncü yazısı olduğunu fark ettim. Bu sebeple bir kurdele kesip limonata dağıtıyorum herkese. Pasta da birazdan geliyor.
Leave a Reply